Başar Başarır, yıllardır defterlerinde biriktirdiği atasözlerini ilk kez bir kitapta bir araya getiriyor. Fukaranın Ahı sadece bir derleme değil; aynı zamanda bir hatıra defteri. Yazar, atasözlerine ne mutlak bir hayranlık ne de toptan bir retle yaklaşıyor. Her bir sözü bağlamına, çağrışımına, bugünkü karşılığına göre değerlendiriyor. Kitap yalnızca atasözleriyle değil; yazarın çocukluğuna, ailesine ve sözle kurduğu ilişkiye dair otobiyografik öğelerde içeriyor. Özellikle babasıyla kurduğu mesafeli ilişki, kitabın odağında duruyor. “Baba kucağı yoktu ama laf vardı” diyen Başarır, bir kuşağın yetişme biçimine ve ev içindeki söz kültürüne dair çok şey söylüyor bizlere.
00:00Herkese merhabalar, ben T24'ten Ebru Dedeoğlu.
00:03Bugün Başar Başar'ın yeni kitabını konuşacağız ama farklı bir ortamda.
00:07Stütyoda değiliz, evindeyiz.
00:10Hatta size böyle onun çalışma masası, birazcık kitaplarından da ufak özel çekimler de yapmayı planlıyorum.
00:16Kendisine sürpriz olarak.
00:18Hoş geldiniz ya da ben hoş buldum.
00:21Hem hoş geldiniz hem hoş bulduk.
00:24Yeni kitap, Fukaranın Ahı.
00:27Yeni çıktı. Tam ne kadar oldu?
00:30Mayıs'ın 22'siydi.
00:32Ben bir başar başar romanların hayranı olarak çok sevdiğim atasözlerini hep not alıyordum sizle röportaj yapınca falan böyle.
00:42Toplu olarak görmek beni aşırı mutlu etti.
00:45Atasözlerin hayatınızda nasıl bir yer var?
00:49Şimdi atasözleri insanın içine işleyen bir şey, çıkarıp atamadığınız bir şey.
00:53Ben de pek çoğu baba yadigarı, pederbeyden dinlediğimiz, duyduğumuz.
01:00Ben kuytu kulak bir çocuktum, laf dinlemeyi çok severdim.
01:03Evde konuşulanları hep takip ederdim çaktırmadan.
01:06Halın üstünde ya da masanın altında oynuyormuş gibi gözüküp aslında gizlice muhabbete dahil olan o duvardaki sinek bendim yani.
01:15Dolayısıyla bir öteden beri içimizde taşıdığımız bir şey.
01:19Sonradan bir alışkanlık oldu.
01:20Ben toplamaya başladım.
01:22Tabii ailenin dışında da hem yöresel olarak hem tarihsel olarak bizim çağımızın dışından da bir sürü atasözümüz var.
01:30Onları da topladım.
01:31Kendime göre bir defter oluşturdum.
01:33Yani onları bir yerde biriktiriyorum.
01:35Ama her bulduğum atasözünü yazmam yani.
01:37Beğendiğimi yazarım.
01:38Zaten hepsi birbirinden değişik ve hiç duymadığım birçok vardı.
01:43Köfte atasözleri de var öyle değil mi?
01:45Ama yani çok atasözü var Türk kültüründe.
01:48Ama bazıları gerçekten hiç duyulmamış ya da daha az ben duymamış olduğum yere.
01:51Benim seçtiklerim öyle tabii.
01:52Ben seçkiyi yaparken kitaba işte 70 kadar atasözü seçtim.
01:56Mümkün olduğunca az bilinen, levacı az olan ama ağır çeken, yükü olan, bize bir şeyler söyleyen, kafamızı düşünmeye, hayal gücümüzü harekete teşvik eden sözleri seçmeyi denedim elimden geldiğince.
02:14Peki, fukaranın ahındaki atasözleri sadece dilediğiyle biraz da hayatı da temas ediyor.
02:19O seçimlerde bence bu da önemli gibi geldi.
02:22Bir sözün edebi ya da kültürel değeri bireysel deneyimle temas ettiğinde mi değişiyor ya da derinleşiyor?
02:30Şimdi her zaman insanlar kendi deneyimleriyle birleştiriyorlar dünya algılarını.
02:36Dolayısıyla örneğin ben bir sözü hatırlarken onu aslında ortamıyla, gündemiyle, nereden çıkıp geldiğiyle beraber hatırlıyorum tabii ki.
02:47Dolayısıyla benim için o aklımda kalan o sahneyle var.
02:52Ama hepimiz için öyle değil.
02:53Herkesin başka bir yaşantısı var.
02:56O yaşantılar insandan insana değişiyor elbette.
02:58Benim şahsi veya kişisel yolculuğumda özel yeri olanların tabii ki kitapta da hikayeleri anlatılıyor.
03:10Yani ben atasözleri seçmekle kalmayayım da...
03:13Orada otobiyografik birçok öveler de var zaten.
03:15Evet, biraz da Deniz Hanım'ın teşvikiyle bunlara böyle kuru kuru atasözleri seçkisi olmasın, alfabetik arkaya yazılmış bir şeyler çıkarmayalım diye hakkında bir şey söyleyebileceklerimi desin.
03:30Atasözleri günümüzde biraz itibar kaybı yaşamıyor mu?
03:34Çok.
03:35Ve neden sizce?
03:36Şimdi şöyle toplum değişiyor, insanlar değişiyor.
03:39Dolayısıyla değerler değişiyor.
03:40Atasözlerinin bir kısmı gerçekten zamana karşı kötü sınavlar veriyorlar.
03:47Yani Halep oradaysa Arş'ın burada sözü içinde taşıdığı değer yargısıyla ayakta kalabilecek bir sözken Arş'ın ölçü birimini gündemin dışında kalmasıyla beraber unutulmaya yüz tutuyor bir kere.
04:04Ondan sonra atasözü dediğimiz her şey böyle pırlanta değerinde değil.
04:08Bir kısmı fevkalade acayip, ayrımcı, cinsiyetçi, ırkçı.
04:15Aklına gelebilecek bütün olumsuzlukları da içerebiliyor atasözleri.
04:19Dolayısıyla onların da unutulması ya da mümkün olmaz olsun böyle ata dedirten atasözlerinin dışarıda bırakılmasında bir beis yok.
04:28Bunun yerine yenileri geliyor.
04:30Yeni çağın atasözleri geliyor.
04:32Yeni çağın insanlarının söylediği sözler geliyor.
04:34Onların da zamana karşısında bunu biz göreceğiz ileride ya da görebilirsek.
04:39Peki şu anki o aforizmalar falan aynı kategoriye sokamayız.
04:44Sokamayız.
04:45Nasıl söyleyeyim aforizmayı yapay zekaya da yaptırırsın.
04:48Ama atasözünü yani kaynana pamuk ipliği olup raftan düşse gelinin başı yarılırmış sözünü yapay zeka çıkaramaz.
04:56Kitabı babanıza hitap etmişsiniz.
04:58Onun da ruhun şad olsun.
05:00Ama satırlarından anladığım birazcık mesafeli bir ilişkiniz varmış.
05:05Yazlıklarınızı okumamış.
05:07Kitaplarla da mesafeliymiş.
05:09Ama yine sizi kelimelerle ve hikayelerle büyütmüş.
05:12Bu kitap bir anlamda babanızın okumadığı bir hayatın öyküsü diyebilir miyiz?
05:18Aslında babamın okumaya ihtiyacı olmayan bir hayatın öyküsü biliyordu çünkü.
05:23Peda Rahmetli kendi babasını 9 yaşında kaybetmiş.
05:26Dolayısıyla baba kucağının sıcaklığını hiç tartmamış.
05:30Bu işler biraz da neyin meselesi.
05:32Başınızda ne geliyorsa siz de onun etkisiyle ölen diliz kadarını yapıyorsunuz.
05:37Hiç yadırgamıyorum yani babamın beni kucağına almamasını, saçımı okşamamasını falan.
05:44O dönem babaları da öyle sanki.
05:45Bir de öyleydi gerçekten haklısın yani.
05:48Babalık böyle bir şeydi yani.
05:50Korkulan bir şeydi babalık.
05:51Ana kucağı vardır da baba kucağı yoktur yani.
05:54Bizim kültürümüzde baba kucağı diye bir kelime yoktur.
05:56Yok bence de.
05:58Dolayısıyla bir uzaktık birbirimize ama bu uzaklık birbirimizi dinlememize engel değildi.
06:07Özellikle ben onu kendisi de öğretmen olduğu için de bir sınıfta öğretmen gibi konuştuğu için de her zaman.
06:13O güzel sesiyle de, o cü sesiyle ben onu hep dinledim.
06:19O tuhaf laflarını da çok beğenerek not ettim.
06:22Aramızdaki ilişki söz üzerine kuruluydu.
06:24Evet ama anne hani böyle yüksek sesle okurmuş mesela size.
06:28O arkadan dinlermiş falan.
06:30Ben anneyi merak ettim.
06:32Annem girikliydi ya.
06:33Nasıldı?
06:33Kostaklanıp duruyordu.
06:34O da bener yazmış.
06:35Severler değil mi böyle?
06:40Peki.
06:41Kelimenin peşine düşmek bazen bir yazarın kaderi gibi.
06:44Sizce bu iz sürme ne zaman başladı?
06:48Çocuklukta kulağınıza çarpan bir sözün yıllar sonra defterinize düşmesini bize anlatır mısınız?
06:53Ya şimdi bir yazarın en büyük sermayesi her zaman çocukluğudur.
06:57Çünkü en içimizde taşıdığımız, en içimize işleyen ve unutamadığımız şeyler, iyileri de, kötüleri de, travması da çocukluktan gelirler.
07:06Siz bunları gelecekteki sonraki zamanda işte okuduğunuzla, yaşadığınızla, tanıdığınızla zenginleştirirsiniz.
07:15Ve eğer de bir niyetiniz varsa bu acıyı, bu derdi çekmeye o zaman yazmaya da kalkabilirsiniz.
07:23Ama dediğim gibi başlangıç sermayesi her zaman çocukluk heybesidir.
07:28Daha doğrusu heybenin en dibindekiler hep çocukluktan gelenlerdir.
07:31Ötekiler üstüne eklenir, eklenir.
07:33Ve o da size bir işte yazma gücü, yazma sermayesi olur.
07:38Benim çocukluğumda duyduklarım çok, biraz da hafızadan herhalde, unutamadığım şeyler.
07:45Peşimden koşuyorlar canavarlar gibi.
07:47Biz beraber takılıyoruz yani.
07:50Peki bu kitabla böyle en sevdiğin ya da sizi en çok sarsan ve hala çözemedim bunu anlamadığınız dediğin var mı öyle bir atasözlerin?
07:59Şimdi atasözleri ilk bakışta bir şey söyler genellikle.
08:04Sonra biraz üzerinde düşünce acaba öyle demiyor mu?
08:07Şöyle bir şey mi diyor?
08:08Ben de biraz şey, düşünce cimnastiği, hafif böyle günlük hayatın felsefesi olsun diye atasözlerine tırmaladım yazarken.