Oynatıcıya atlaAna içeriğe atlaAltbilgiye atla
  • evvelsi gün
Özgür Mumcu, Barış Makinesi’nden tam dokuz yıl sonra, April Yayıncılık’dan yayımlanan Dünyalılar romanıyla, insanlığın içinde bulunduğu çöküşü ve türler arası gerilimi cesurca sorguluyor. Amazon ormanlarından Boğaz kıyılarına uzanan bu hikâye, sadece uzaydan gelenlerin değil, insanın kendi karanlığıyla yüzleşmesinin de öyküsü.

Mumcu, kitabında modern dünyanın krizlerini ve kaotik iktidar hesaplaşmalarını çözümlerken, aynı zamanda hâlâ değişim için var olan boşluğu işaret ediyor. Onun anlatımı, bugünün karmaşasında “imkânsız görüneni” mümkün kılma arzusunu canlı tutuyor.

Dünyalılar, türler arası karşılaşmaların, iktidar entrikalarının ve kırılgan umutların arasında, bugünü ve geleceği yeniden düşünmeye çağırıyor. Sadece uzaydan gelenlere değil, dünyaya sığamayanlara güçlü bir çağrı.
Döküm
00:00Herkese merhaba, ben Ebru Dedeoğlu.
00:02Bugün Özgür Mumcu ile beraberiz.
00:04Özgür Mumcu'nun April yayıncılıktan yeni çıkan romanı Dünyalar Üzerine Konuşacağız.
00:10Dünyalar bir bilim kurgu romanı ama korkmayın, kesinlikle umut dolu, fakat sorgulayıcı ve çok etkili bir roman olmuş.
00:20Ben bilim kurgu seven biri olarak çok etkilendiğimi söyleyebilirim.
00:24Kitap bence tamamıyla sadece uzaydan gelenleri değil, dünyaya sığamayanlar için de önemli bir rehber.
00:33Hoş geldin.
00:34Hoş bulduk.
00:35Roman, Amazon ormanlarında bir yerli kabilesinin yok olmasıyla başlıyor.
00:40Biraz kitabı anlatayım ki insanlar da anlasınlar.
00:44Ardından İstanbul'a bir uzay gemisi düşüyor.
00:47İki olay arasında görünmez bir bağ var.
00:49Bu çöküş bize sadece doğanın değil de insan aklının da bir çözülüşünü mü gösteriyor?
00:57Yani bir geçiş döneminde olduğumuz ortada.
01:00Hep Gramsci'nin güzel bir sözü vardır.
01:03Ölmekte olan ölemiyordu, doğmakta olan doğamıyordu, şimdi canavarlar zamanıdır diye.
01:07Yani böyle büyük devirler arası geçiş dönemleri oluyor şu anda.
01:10Oradayız herhalde ki bir de jeopolitik olarak da şu anda da bunu görebiliyoruz.
01:14Böyle bir şekilde çok kutuplu bir dünyaya doğru ilerliyoruz.
01:17Soğuk savaş sonrası kurulmuş olan düzen çökmüş durumda.
01:21Bütün bunları getirdiği için teknolojik olarak müthiş gelişmeler var.
01:25Birçok şey alt üst oluyor yani şu anda bütün dünyada.
01:27Otoriterleşme bir yandan artıyor vesaire.
01:30Bütün bunlar öyle bir ruh hali yaratıyor tabii.
01:33Sanki aklımız çözülüyormuş gibi.
01:34Ama bence aklımız çözülmüyor.
01:36Yani insan bunlardan çok yaşadı.
01:38Bu tip dönemlerden, geçiş dönemlerinden.
01:40Hatta istisnai olan aslında İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra gelmiş olan o dünyadaki o nispeten nisbi barış dönemi.
01:47Hani vardı da Saşeron Savaşları vardı biraz.
01:50Hani böyle bugünkü gibi bir huzursuzluk hali yoktu.
01:53Onlar da doğal olarak bu dönemdeki çıkacak sanat eserlerini yansıyacaktır.
01:58Yani zamanın ruhu evet böyle endişeli, huzursuz bir ruh.
02:02Biraz da onunla terapi olsun diye de yazıyorsunuz.
02:05Yani ben karamsar bir roman da yazmak istemedim.
02:07Öyle değil zaten.
02:08Değil ama çok sıkılın distopiyadan yani.
02:10Değil mi?
02:11Yani o nedir ya Allah aşkına tamam anladık yani.
02:14Evet yani bir de tam olarak da yapılamıyor maalesef.
02:18Ya var güzel örnekleri var mesela.
02:20Afşınko'nun Sıcak Kafası güzel bir örnek.
02:22Ama yani birkaç tane hani ama çok fazla roman yazıldığı için distopik olarak.
02:27Onun içinde iki üç tane hani.
02:29Yani şöyle aslında cyberpunk diyen bir ekol var işte 1980'lerde 90'larda falan iyice zirvesine ulaşan benim de bütün ilk gençliğimde daha sonrasında çok severek takip ettim.
02:39İşte en bilinen örneği Matrix diyelim mesela.
02:42Hem o William Gibson'ın bir romanından aslında çıkmıştır.
02:47O da işte cyberpunk'ın önemli yazarlarından biri.
02:50O neyi yapıyordu?
02:51Uyarıyordu bizi bu günler için.
02:52İşte high life, yok high technology, low life diye bir sloganları vardı.
02:56Hani buraya doğru gidiyoruz diye.
02:57Yani hayatımız düşecek, teknolojimiz yükselecek diye.
03:00Gerçekten o oldu.
03:02Bunu ama uyarıyorlardı.
03:03Biz bu uyarının estetiğini ve mesajını bu kadar içselleştirdik ki bir noktadan sonra bir arzu objesine meselesine dönüşmeye başladı.
03:10O estetik, o durum.
03:11Bizi kabul ettirmiş gibi oldu.
03:13Yani o kadar çok tuttu ki.
03:14Yatsıdık biraz.
03:15Evet saçma bir durum oldu yani.
03:17Aslında bir itiraz olarak geldi.
03:18Şu anda estetik form olarak karşımıza çıktı.
03:20İşte o sebeple ben hani cyberpunk'ı çok sevmeme rağmen o janrı da hala seviyorum ve yazarken kullanılmam.
03:28Artı tekrar yine de uyarı gibi onun kullanılması gerektiğini düşünüyorum.
03:32Yani alışmamalıyız ve o yüzden imser de bitebilir hikayenin sonu.
03:35Peki gemi İstanbul'a düşüyor ama tam olarak nereye düştüğünü bilmiyoruz.
03:42Bu kasıtlı bir tercih mi?
03:44Yani İstanbul artık kime ait, orada ne olduğu belli olmayan bir şehir mi?
03:48Biliyoruz aslında.
03:49Kuzey Ormanları'na düşüyor.
03:50Yani Karadeniz kıyısında Sarıya tarafında Kuzey Ormanları.
03:53Yani şu anda işte.
03:54Ben oradayım zaten yaşıyorum.
03:56Yani orada tabii Kuzey Ormanları biraz muallak bir yer ya bir şey bir alan gibi.
04:00Hani oraya köprü mü yapacaklar, yeni bir şehir mi geliyor, orman mı kalacak?
04:03Yeni bir şehir geldi bence.
04:04Yani orası orada böyle bir tuhaf marazalı bir hal var o Kuzey Ormanları ile alakalı.
04:10Hissiyatı bir tekinsiz şu anda yani.
04:12Hani bir şey olacakmış gibi.
04:13O yüzden oraya düşmesi mahkul geldi bana.
04:16Peki.
04:17Uzaylılar için gayika bir yuva.
04:18Arka kapakta da bu çok güzel anlatılmış kitabın.
04:22Ama biz insanlar yuva mıza ne kadar sağdız?
04:27Yani çok sağdık değiliz gibi gözüküyor.
04:30Yani bu kadar iklim katliamları vesaire yapıyorsak.
04:33Yani insan yaşadığı yere biraz özen gösterir yani.
04:35İşte göstermiyoruz.
04:36Nedir Allah aşkına karbonu salmışız, işte toprağın altını deşmişiz, plastik adaları falan var okyanuslarda.
04:45Reziliyiz yani çok fena durumdayız.
04:48Ve bundan da geri dönüş galiba olmayacak gibi.
04:51Çünkü hepimiz bu hayatın konforuna alıştık.
04:54Şurada elektrikler gitse isteyen ederiz ama o elektriğin yanması için de işte o santrallerin yapılması gerekiyor vesaire vesaire.
05:02İşte şimdi bu yeni yapay zeka teknolojileri inanılmaz bir server gücü istiyorlar.
05:06Teknoloji...
05:06Kaynakları daha da fazla.
05:07Valla falan filan yani sonsuza kadar gidemeyecek bir yuvamıza iyi bakmıyoruz belli ki yani.
05:11Evet ama bu da aşırı bir karamsarlığa itiyor insanı.
05:15Yani ne yapacağım diyorsun bu kadar sanayiler varken hani benim bireysel çabamla nereye kadar dediğim anlar çok oluyor.
05:22E tabii çünkü bizim üzerimizi yıkmaya çalışıyorlar bunu.
05:24Sen işte plastik pipetten su içme falan gibi bir şeyle hani sanki öyle bir önlem alınabilecek.
05:29O olabilecek bir şey.
05:29Ya da kurutma makinesini kullanma yani apartmanda ne yapabilirim başka?
05:33Yok yok o yani o büyük şirketlerin bunu bireye yüklemesi meselesi aslında sorumlu.
05:37Senin karbon ayak izin önemli yani suç hissettireceksin.
05:40Bu da bir strateji yani.
05:41Sen santral yaptın yani benim karbon ayak izimden ne olacak gözüzeyim.
05:44Onu sorunuyorum günler sonra.
05:47Yani sorumluluğu bize yıkıyorlar gerçekten çok doğru.
05:50Tabii canım o taktik ya çok güzel bulmuşlar onu.
05:53Karla karakterini ben çok sevdim.
05:56Bu dağdaki sesleri dinleyerek canları anlamaya çalışıyor.
06:00Can ise insanların tepkilerini çözmeye çalışıyor.
06:03Bu iki farklı yaklaşım bilgiye nasıl ulaşacağımızı mı tartışıyor aslında?
06:09Karla Silva karakterini ben de çok sevdim onu kurarken.
06:13Çünkü Karen Baker diye…
06:14Biraz o karakterden bahsedelim.
06:16Tabii Karla Rezilyalı.
06:18Can Yaban'ın nişanlısı, sevgilisi.
06:21Bir akustikçi.
06:23Bir akustik dünyadaki bütün canlıların seslerini dinleyip kaydedip onunla ki örüntüleri anlamaya çalışan.
06:29Bir bilim dalı ve işte insan kulağını duyamayacağı frekanslarda işte yarasaların seslerinden tutun.
06:36İşte yunusların seslerinden bir sayı falan filan.
06:39Fillerin bile aralarındaki konuşmaların falan sesleri bulabiliyorlar.
06:42İnsan kulağını duyamayacağı.
06:43Çok enteresan bildi ama ben de bunu Sons of Life diye, Hayatın Sesleri diye bir Karen Baker diye bir akustikçinin kitabını okuyordum bu yıllar evvel.
06:52Yani 3-4-5 yıl önce.
06:54Orada aklıma geldi bu Karla Silva karakteri.
06:58Ondan ilham aldım biraz aslında.
07:00Ama şey olarak memleketleri aynı değil yani o Amerikalıydı.
07:03Bu Brezilyalı, annesi tarafından Brezilyalı bir beyaz, baba tarafından ya da tam tersi hatırlamıyorum şu anda.
07:10Yerli bir şeyden geliyor.
07:12Ne derler adına?
07:13Amazon yerlisi aslında.
07:15Ve Amazon'da bir işte doktorasını Amerika'da yapmış orada Can'la tanışmış.
07:19Can da Amerika'da yapmış doktorasını.
07:20İkisi Amazon ormanlarında ortak bir kampta.
07:23Birisi avcı toplayıcı bir kabileyi inceliyor.
07:26Antropolog olarak.
07:26Diğeri de oradaki nehirdeki su altındaki yaşamı dinliyor.
07:30Bu şekilde karşılaşıyorlar.
07:32Peki bu fark bilgiye nasıl ulaştıklarını tartışıyorlar mı aralarında?
07:39İkisi de çünkü biri çözümlüyor, biri duyuyor tepkilere.
07:43Yani Karla'daki biraz daha mekanik.
07:45Yani mekanik dediğim daha sestir kayıt ediyor.
07:47Bilgisayarın başında onların üzerine çalışıyor.
07:49Daha nerd bir tarafta aslında.
07:52Can ise daha sosyalleşmek zorunda.
07:55İnsanlara da içine girmek zorunda.
07:56Ama avcı toplayıcı aslında uzun süre görünmeden izliyor zaten.
08:01Yani kontak kurulmamış bir kabile çünkü.
08:03O da gözlemci statüsünde aslında çok uzunca bir süre.
08:06Müdahale etmemesi gerekiyor çünkü.
08:08O bakımdan bilgiye ulaşma konusunda da
08:12şey istedim bir de.
08:14Kitapta bütün duyuları da verebilmemiz gerektiğini düşünüyorum.
08:16Ses de önemli bir şey.
08:18Ve kitapta sesin rolü olmalı.
08:20Ve çok zor da bir ses var.
08:21Dijital dünyada ses sanki önemini kaybetmiş gibi de geliyor ya.
08:25O yüzden benim de çok ilgimi çekti okul.
08:26Belki bir süre podcast da yaptığım için.
08:28Hani sesle daha aşırıleşirim.
08:31Ondan ötürü de olabilir.
08:32O kitabın da etkisi vardı.
08:33Maalesef yazarını iki yıl önce kaybetmişiz.
08:37Ben bir kitap bittiği zaman.
08:39Onu bir göndereyim istiyordum.
08:39Başka son bir kitabı daha çıktı.
08:42O da çok iyi bir kitaptı.
08:43Yani o şeyi araştırıyor.
08:44Dijital teknolojilerle doğadaki sesleri dinleyip
08:47bunu sürdürülebilir politikalar için nasıl kullanabiliriz?
08:50Ve bazı aralarındaki iletişim ağlarının örüntülerini çözerek
08:53dillerini çözebilir miyiz?
08:55Onlarla bir şekilde iletişim kurabilir miyiz'e kadar gidebilecek bir alanda çalışıyor.
08:59Ve çok müthiş bir şeye hakim.
09:02İşte dijital teknolojileri yapay zekan teknolojileri eğitiyorlar.
09:05O seslerden patternları çıkartıyorlar falan.
09:07Çok büyüleyici bir alan.
09:08Peki şu kitapta uzaylılarla ilk temas bir yasağın ihlaliyle gerçekleşiyor.
09:16Değişim ancak kurallar çiğnendiğinde mi olur?
09:19Ne dersin?
09:19Bizler de sanki bu son olaylar işte Saraçhane olayları falan bir sürü gençler yasakları da çiğnedi.
09:26Bu uzaylılardan da bir şeyler öğrenebiliriz sanki.
09:29Yani değişim illa kanunları çiğneyerek mi olur?
09:36Ya da normların dışına çıkarar.
09:37Aslacığım niye illa öyle olmasına gerek yok?
09:39İdealinde bir şeylerin kanunların içerisinde, kanunların zaman içerisinde yorumlanma şeklini değişerek belki daha özgürleştirerek vesaire kendi kendine çözülebilir.
09:48Yani daha sakin toplumlar bunu çözüyor böyle.
09:51Yani gerçi mesela İngiltere'de çözüyor gibiydi ama onlar da bir delirdi Brexit.
09:54Dünya delirdi bence.
09:56Tabii tabii. Çok ciddi bir dönüşüm yaşıyoruz.
09:58İşte buna şey diyenler de var.
09:59Kapitalizm bitti. Tekno feodalite başladı.
10:02Hani nasıl tarım devriminden sonra toplum düzeymiş, sanayi devriminden sonra bu savaşlar çıktı.
10:06Şimdi dijital devriminden sonra tekno feodalizm zamanının bu paylaşım durumundayız.
10:11Bu da Üçüncü Dünya Savaşı'dır.
10:13İşte hatta başlamıştır diyenler var.
10:14Ukrayna'da başladı.
10:15İşte bunu İran'da görüyoruz.
10:17Yarın öbür gün belki Tayvan'da bir şey görüyoruz falan.
10:20Böyle bir dönemden geçiyoruz gerçekten.
10:22Yani delirmek değil de belki şey kendini koruma içgüdüsü.
10:26O da olabilir. Doğru.
10:28Peki bilim insanları, bürokratlar, istihbaratçılar.
10:32Bunlar kitapta birçok karakter kriz anında hep suskun kalıyor.
10:36Ve bu bize aslında hiç de yabancı değil.
10:39Bu da benim dikkatimi çekti.
10:40Hani biraz orada göndermeler de hissediyorsunuz tabii.
10:43Ne diyorsun bu konuda?
10:45Yanlış bir şey de söylemiş olabilirim burada.
10:48Yok.
10:49Yani aslında hepsi bir şey yapmaya çalışıyor.
10:51Ve kendi açılarından da haklılar.
10:56Yani şimdi her iktidarın içinde, muhalefetinde içinde, her grubun içerisinde çeşitli klikler oluşur.
11:02Türkiye'de de böyledir.
11:03Dünyanın her yerinde böyledir.
11:04Burada da devlet içerisinde bazı klikler var.
11:07Hepsi aynı başkana bağlı olmakla beraber.
11:10Romandaki o fiktif başkanımız da o sırada ağır bir hastalık geçirmiş.
11:14Aslında pek de ulaşılamıyor.
11:16Yani bir şekilde ölmesi bekleniliyor.
11:18Ve devletin içerisindeki kliklerden birinden biri o zaman iktidarıya geçirmeye çalışacakken uzay gemisi düşüyor.
11:25Yani o yaşı, o güç güzelliğini uzaylılar üzerindeki yetki dağılımından yaşamaya başlıyorlar.
11:30Peki, kitapta aslında bir de yaz süreci var.
11:34Canın annesinin ölmesiyle birlikte gezegenin çöküşü aynı anlarda oluyor.
11:40Yani kişisel yasla ekolojik felaket birleşiyor.
11:43Evet, yani hasta yatağında annesi ölmüyor.
11:46Evet, yani ölüyor. Pardon, hasta yatağında ölümün yastığı ama sonuçta canım bir yası var.
11:52İnsanın kendi sonunu artık dünyanın sonundan ayıramadığı bir evreyi mi anlatmak istiyorsun burada?
11:59Tam orayı hani o iki yaz sürecini birleştirmenin sebebini öğrenmek istiyorum.
12:03Yani zaten can o sırada dünyayla pek ilgilenmiyor aslında.
12:11Amazon'da gitmiş, senenin altı ayında avcı toplayıcı kabile izliyor bu adam.
12:1720 yıl önce Amerika'ya gitmiş, arada bir Türkiye uğruyor.
12:19Fazla bir alakası da kalmamış yani aslında, kopmuş yani.
12:22Medeniyetten, dünyada haberleri falan pek izleyen bir adam değil bu adam.
12:26Daha apolitik bir adam.
12:27Evet, apolitik de bir adam. İşin de gücünde bir adam.
12:29Ve zaten insanlıklarında biraz kaçmak istemiş.
12:31Yani insan Amazon ormanında yaşar mı altı ay yani?
12:33Normal bir insanı yapışar bir hareket değil.
12:35Ama iyi bir adam. Ben sevdim onu. Cana laf yok.
12:38Hayır, işin de gücünde adam.
12:39Yani mesleğini çok iyi yapmaya çalışıyor.
12:41Alanında da sevilen, takdir gören bir akademisyen.
12:43Herhalde 20 kişi falan tanıyordur gibi bir dünyası var sonuçta.
12:47Ve aslında çok ilgilenmediği dünya, onu kaçak madencilerin çevre felaketi Amazon'da.
12:55İşte annesinin ölmesine, ölüm döşeğinde olması.
12:59İster istemez sen ilgilenmesen bile onun yasını tutuyorsun.
13:02O yas sana sızıyor zaten.
13:04Yani dünyayı istediğin kadar ilgilenme.
13:05Ben haberleri takip etmiyorum de.
13:06O bir yerden geliyor.
13:08Senin de üzerinde sinmeye başlıyor.
13:09Biraz onu göstermek istedim.
13:11Peki romanda doğayı koruyanlarla doğayı tüketenler arasındaki çizgi nerede başlıyor?
13:17Yani çok hani burada doğayı koruyan ekolojist bir kavganın da romanı değil bu arada.
13:24İlaçlar değil.
13:26Şey o değil.
13:27Nerede başlıyor?
13:28Bu zor bir soru.
13:29Yani bir de insan hep tahrip etmiş doğayı.
13:33Yani daha önce bu kadar imkan yoktu evinde teknolojik olarak ve bu kadar kalabalık değildik.
13:38Yani doğayla uyumlu yaşadığı falan dönemler var ama sanayi devriminden bu yana yani doğayı sürekli tahrip ediyoruz.
13:44Sanayi devriminde olanlar da yani o şehirler yaşanmaz hale gelmiş.
13:47Çevre felaketleriyle vesaireyle.
13:49Bu zaten bizim hep yaptığımız bir şey.
13:50Biraz da aptır aptal altına almıştık kendimizi.
13:53Ama tekrar tekrar sayımız çok fazla.
13:55Arzularımız çok fazla.
13:57Yani eskiden yaşadığı gibi de kimse yaşamıyor.
13:59Herkes Amerikalı gibi tüketirse dünya bitiyor işte yani.
14:02Herkes de Amerikalı gibi tüketmeye başladı.
14:04Bir de artık sosyal medyada görüyor.
14:06Daha önce bilmediği şeyi tüketemiyordun.
14:08Şimdi artık tamamen onun içerisindesin yani.
14:10O yüzden böyle tüketmeye devam edersek başımıza bunlar gelir.
14:13Ve ancak şöyle bir mucize bir durum olursa kurtulabiliriz.
14:17O da bu yeni teknolojiler vesilesiyle çevreye en az zararı verecek bir enerji kaynağını bulabilirsek insanlık olarak.
14:25O zaman evet kurtuluruz.
14:27Kesinlikle roman sadece bir ekolojik bir roman değil yani ya da öyle bir şey zaten yok.
14:32Hani biraz sorular oradan fazla geldi ama benim çok ilgimi çektiği için özellikle de sormak istedim.
14:38Peki uzaydan gelenler hakkında herkesin bir korkusu var bir merakı var.
14:42Ama aslındaki tehlike insanlar değil mi ya?
14:45Niye bu insanlar?
14:46İnsanlar varken uzaylilerden korkmak niye?
14:49O yüzden kitabın adını dünyalılar koydum zaten.
14:51Yani bu şimdi bir romana uzaylıyı uzaylıları anlatmak için koymazsınız yani ya da ne bileyim bir fantastik bir türde ejderha için anlatmazsın ya.
15:02O şey sembolü üzerinden.
15:03Burada da dünyalıların arasındaki yani şu şeyi yapıyorsunuz.
15:08Ben çalıştım aslında ekstrapolasyon denilen teknik yani şu andaki o duruma bakıyorsunuz.
15:13Böyle bir durumda en ucuna kadar götürüyorsunuz neler olabilirdi diye.
15:17Mantıksal bir çerçeve içerisinde bu durumda iyi bir egzersiz olur diye düşündüm.
15:21Ne yapardık?
15:22Biz ne yapardık?
15:23İnsanlar ne yapardık?
15:24Bu kutuplaşmanın içerisinde bizi birleştiren bir güç olur muydu?
15:27Dağını çok ayrıştırırdı falan.
15:28Bunlar aklıma takıldı.
15:29Bunu anlatmak için iyi bir şey uzaylı.
15:33Bir de Carl Jung'un bir kitabı var UFO mitolojisi üzerine diye.
15:37Orada da geçiş dönemlerinde bu tip endişe dönemlerinde insanların UFO'lara ilgisinin arttığı söyleniyor.
15:44Ve UFO'lardan mitoloji yaratmaya başlıyormuşuz.
15:47Şu anda da o var ve 1950'lerde özellikle bu ilk İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Mükleer Savaşı'ndan çok korkulduğu dönemde UFO'lar ilk görülmeye başlamış.
15:55Şimdi de benzer bir durum var.
15:58Sürekli insanlar UFO'ları görmeye başladılar.
15:59Haberler daha çok arttı.
16:01Zaten uzaylılar gelmeden kitabı basalım falan dedik.
16:03Bir sürü kitapta olan şey olmaya başlayınca.
16:06Ben bunu Jung'un o kitabındaki şeye bağlıyorum.
16:08Yani zamanın ruhunda biraz uzaylılar var.
16:12Çok güzel.
16:13Peki Zon Soru.
16:14Samuel karakteri.
16:16Onu da sevdim.
16:17Ben hepsini sevmişim bu arada.
16:19Bilgili, deneyimli bir bilim insanı.
16:21Ama öldürülüyor.
16:22Bu karakter üzerinden bilginin artık korunmadığı, vasatın yükseldiği ve bilginin sonlandırıldığı ve yer bulamadığı vasıtın yükseldiği bir dönemde miyiz?
16:34Ne düşünüyorsun şu dönem hakkında?
16:36Ya çok acayip bir dönem.
16:38Bütün mümkünlerin kıyısında gibi bir dönemdeyiz bir yandan da.
16:41Çok da o yüzden umutsuz değilim.
16:42Roman da umutlu bir sonunda bitiyor.
16:44Şu anda teorik olarak hiç böyle acı çekmeden mutlu mesutlu yaşayabileceğimiz teknolojiye falan sahip gibiyiz.
16:50Onu doğru düzgün organize olabilsek aslında kendimizi yönetmenin başka yöntemlerini bulabilsek ve elimizdeki teknolojiyi oraya doğru yönelsek gerçekten doğayla uyumlu, herkesin makul bölgelerde yaşayabileceği falan bir düzen kurmak çok mümkün, imkansız değil.
17:07Biraz iştahımız fazla galiba.
17:08Kağıt üzerinde mümkün ama kurduğumuz sistem buna uygun değil.
17:13Büyük eşitsizlikler dönemindeyiz falan filan.
17:16Yani buna üzücü olan kısmı o yani mümkün olabiliyoruz.
17:20Ama nasıl yapacağımızı bilmiyoruz.
17:21İnsanlık olarak maalesef.
17:23Bunu nasıl yapacağımızın yolunu bir gün umarım bulabiliriz.
17:26Ya da işte uzaylılar gelir umarım bize gösterir bunu yolunu.
17:28İnşallah, inşallah.
17:29Peki, merak ediyorum.
17:32Ama bir de yapım şirketi kurduğunuzu öğrendim.
17:35Biraz ondan bahsedelim mi?
17:36Ben hiç bilmediğim bir şeye dolayınım.
17:38Tolga Karaçelik ile birlikte kurduk.
17:42Yönetmen.
17:43Geçenlerde filmin içinde sizi ziyaretli olmuştur bu programa.
17:46Sinesere adında yapay zeka teknolojilerinin de bayağı önemli bir rol oynadığı bir yapım şirketi.
17:54Amacımız da bu çekim aletlerinin çok arttı dünyada.
17:58En azından bazı hibrit çekimlerde, dizilerde, filmlerde o CGI kullanılabilir.
18:02Şimdilik sadece reklam yapılabiliyor.
18:04Ama giderek sinematik anlatımı da artıyor hikayenin.
18:08Heyecanlı bir alan.
18:09Yeni bir anlatım medyası aslında.
18:14Ama birçok şey de değiştirebilecek gibi gözüküyor.
18:16Burada çok tartışmalar da var, etik sorunları var vesaire falan.
18:19İlginç bir alan gerçekten.
18:20Bir de zaten bu bir sonraki romanım da biraz gelecekte geçecek ve yapay zeka hakkında olacak.
18:26Bu arada onun üzerine çalışıyordum.
18:27Evet, onu biraz onu da o zaman bahsedelim bize.
18:29Yeni roman ne zaman?
18:30Daha bu yeni çıktı.
18:31Hazırdı zaten hikayesi, plotu, her şey hazır onu.
18:35Saygın Ersin'le birlikte hazırladığımız bir dosyaydı.
18:37Ondan sonra, şimdi onu romanlaştırmayı planlıyoruz.
18:42Herhalde, yani bilmiyorum tabii, bu yaz sonu falan başlarım diyorum.
18:46Müthiş.
18:47Hemen de yeni çıkmışken.
18:49O öyle bir umutla bitti.
18:51Böyle bir tadı damağımızda kaldı.
18:54Bir tane, bir tane daha istiyoruz.
18:56Çünkü ilk barış makinesinden boyarı iki seneden faldı.
18:59Yok, dokuz yıl oldu.
19:00Dokuz yıl.
19:01Çok geçmiş yani.
19:03Bu kadar beklemeyeceğim.
19:0410 yılda bir roman yazacaksam çok fazla roman yazamam.
19:07Yani insanın ömrü belli.
19:09O yüzden artık 2-3 yılda bir roman yazmayı ümit ediyorum.
19:13Şahane.
19:13İyi ki geldiniz.
19:14Teşekkür ederim.
19:15Ben teşekkür ederim.
19:16Bugün Özgür Muncu'yla beraberdik.
19:18Tekrar görüşmek üzere.
19:19Hoşçakalın.

Önerilen