Oynatıcıya atlaAna içeriğe atlaAltbilgiye atla
  • dün
Yeni Akit Gazetesi Yazarı Ahmet Can Karahasanoğlu, 'Her şeyin cevabını ararken sessizliğin gücünü unuttuk' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Kategori

🗞
Haberler
Döküm
00:00Her şeyin cevabını ararken sessizliğin gücünü unuttuk. Göz temasından korkar olduk. Belki de
00:10alıştık. Başka yöne bakmaya, doğrudan kaçmaya. Artık kimse kimseye uzun uzun bakmıyor. Belki
00:18utanıyor. Belki de bakacak bir şey bulamıyor. Çünkü göz göze gelmek sadece bir bakış değil,
00:24çıplak kalmak demek. Gözler bir zamanlar duyguların penceresiydi. Şimdi ise yorgunlukla
00:30kısılmış, ekran ışığında donmuş, derinliğini yitirmiş puslu camlar gibi. Görüyoruz ama bakmıyoruz.
00:37Duyuyoruz ama anlamıyoruz. Büyük sofralar kuruluyor şehirlerde. Masalar dolup taşıyor. Konuşmalar
00:45çok ama kelimeler yorgun. Herkesin tabağı önünde, bakışı aşağıda. Lüks. Belki de bu kadar çok
00:52yöne sahip olup, hâlâ başkasına tahammül edememektir. İçimizdeki boşluk büyüyor.
00:58Doymuş midelerimiz var ama aç kalmış gözlerimiz. Tam da burada, yüzyıllar öncesinden gelen bir zen
01:05hikayesi var. Sessizce gelip gözlerimizin içine bakıyor. Zen bilgelerinden Hakuin. Sıradan bir
01:13adam değil. Sessiz, sade, dingin. Köylüler ona akıl danışır. Güvenirmiş. Hakuin'in köyünde bir gün,
01:22bir genç kız hamile kalır. Suçlama Hakuin'e yöneltilir. Şaşkınlık,
01:27dedikodu, hayal kırıklığı. Herkes ondan bir cevap bekler. Oysa Hakuin yalnızca bir cümle
01:35kurar. Öyle mi? Ne savunur. Ne kızar. Ne hesap sorar. Ne açıklama yapar. Bebeği alır. Büyütür. Aylar
01:45söyler. Kız sonunda gerçeği itiraf eder. Bebeği almaya gelirler. Hakuin yine aynı sözü
01:53söyler. Öyle mi? Bu iki kelimelik yanıt, bütün fırtınaları dindirir. Ne öfke bırakır ne
02:00utanç. Hakuin'in tavrı olana değil, akışa odaklıdır. Olanı olduğu gibi kabul eder. Ne egosu konuşur ne kibri.
02:09Zen budur işte. Olanı değiştirmeye çalışmadan, anlam yüklemeden var olmak. İçindeki sessizlikle,
02:16dış dünyanın gürültüsünü boğmak. Modern insan için, hatta kurumsal dindarlar için de bu hikaye
02:23hız edici. Çünkü biz savunmayı seviyoruz. Bir fikrimiz var. Bir duruşumuz. Bir tarafımız. Ve
02:31her şeyden çok, haklı olmayı önemsiyoruz. Biri bize haksızlık ettiğinde, cevap verme ihtiyacı
02:37duyuyoruz. Karşı çıkıyoruz. Anlatıyoruz. Savunuyoruz. Hakuin hiçbirini yapmıyor. Çünkü o haklı
02:46olmayı değil, dingin kalmayı seçiyor. Belki de en zor olan bu. Kendine yüklenen anlamlardan
02:52bulunmak. Sana söylenenle değil, kendi iç sesinle var olmak. Ruhani yaşamın temel taşlarından biri de
02:59bu zaten. Ne övülmek yüceltir. Ne de yerilmek küçültür. Çünkü sen, sen olmaya devam edersin.
03:06Hz. Mevlana, kötülük edenin kötülüğüne sabrediyorsan, iyilik edenin iyiliğine de kapılma. Kendi
03:14merkezinde kal demişti. Hakuinin öyle mi? Sinde yatan mene, zamanla yarışmayan saf zihin.
03:20Anlam aramak yerine kabullenen sahici yürek. O yüzden biz o iki sihirli kelimeye
03:26şaşırıyoruz. Çünkü günümüz insanında, her şeyin bir cevabı olmak zorunda. Onda hiçbir şeyin
03:33olmaması bir cevap. Bakmak, en az konuşmak kadar büyük bir eylem. Ama artık onu bile yapamıyoruz.
03:40Belki de bakmaya yeniden başlamak gerek. Önce bir yüzün çizgisine, sonra bir sözün altındaki
03:47sessizliğe. Belki bir gün biz de, Hakuin gibi bir suçlamayı öyle mi? diyerek karşılayabiliriz.

Önerilen