Oynatıcıya atlaAna içeriğe atlaAltbilgiye atla
  • evvelsi gün

Kategori

🗞
Haberler
Döküm
00:00Müzik
00:00Sevgili izleyiciler, Cumhuriyet TV ekranlarından herkese merhaba.
00:18Siz de sabahları yorgun mu uyanıyorsunuz, ağrılarınız mı var?
00:23Bu Türkiye gündeminde sanırım bunlara maruz kalmamak çok zor.
00:26Ancak bunların çözümü de var. Bunların çözümü üzerine konuşacağız.
00:30Girişimsel, radyoloji ve fonksiyonel tıp doktoru Prof. Dr. Mehmet Mahir Atosoy stüdyomuzun konuğu.
00:38Efendim hoş geldiniz.
00:39Hoş buldum. Teşekkür ediyorum.
00:40Nasılsınız öncelikle?
00:41Ben iyiyim. Çok teşekkür ederim. Sizler de iyisiniz.
00:44Bizler deyiz. Çok teşekkürler.
00:45Şimdi şununla başlayalım istiyorum.
00:47Fonksiyonel tıp deyince ya da bütüncül tıp deyince bu sanırım biraz alternatif tıpla karıştırılıyor.
00:54Dilerseniz bu fonksiyonel tıp dediğimiz olguyu biraz açalım sizinle.
00:59Bir uzman olarak neler söyleyebiliriz? Fonksiyonel tıp nedir? Hangi alanlara bakar? Ne gibi tedavi yöntemleri vardır?
01:06Aslına bakarsanız fonksiyonel tıp biz bir cümlede tanımlarsak geleceğin geleneksel değil geleceğin kişiye özel kanıta dayalı yani alternatif değil bilimsel tıpla beraber yürüyen kanıta dayalı bir tıp yaklaşımdır.
01:23Tekrarlarsam geleceğin kişiye özel kanıta dayalı tıp yaklaşımı.
01:28Burada bütünsel olarak yani bir hastalık bir organla ilgili ise sadece organ bazında değil olayı bütünsel olarak baktığı için de biraz bütünsel tıpla da karıştırılabiliyor.
01:37Ama fonksiyonel tıpın genellikle ansiklopedisinin içerisinde modern tıpta standart tıpta kullanılan bilgiler, genetik bilgiler, biyokimyasal bilgiler, mikrobiolojik bilgiler bundan kullanılır.
01:49Alternatif tıpta kendini böyle bir ispatlama yükümlülüğü hissetmez.
01:53Akapunktur olabilir ya da benzeri şeyler olabilir.
01:55Bunlar başka kaynaklardan beslenirler.
01:57Bizde özellikle biraz kavram kargaşası olmasının sebeplerinden bir tanesi de bütünsel tıp dediğimiz zaman bütün her şey bu işin içerisinde.
02:06Alternatifi, olanı, olmayanı, biyorezonansı veya benzeri şeylerin hepsi bütünsel tıbbın içine giriyor.
02:12Ama fonksiyonel tıp dediğimiz konu aslında biraz farklı.
02:15Tamamen biz bunu standart tıp uygulamalarında yani hastanelerde bugün rutinde uygulanan tıp uygulamalarında eksik bırakılan bir nokta üzerinden anlatıyoruz.
02:24Şöyle ki somutlaştıralım.
02:26Mesela bir diabetle ilgili standart tıp uygulamalarının bir kılavuzu vardır.
02:30Bu kılavuz 180 sayfalık, 200 sayfalık bir kılavuzdur.
02:34Bu kılavuzun en başında birinci cümlesinde şunu yazar.
02:37Der ki o kişi için uygun olan beslenme ve hayat tarzı değişiklikleri planlanmalıdır.
02:44Bu bir cümle yazar.
02:45Sonra 180 sayfa ilaçlar, ameliyatlar, başka şeylerden bahsedilir.
02:49Şimdi aslında fonksiyonel tıp bu ilk başta herkesin yazmak zorunda hissettiği ve çok önemli olduğunu bildiği
02:55ama bir şekilde bu önemine aktaramadığımız, insanların da çok bu konuda gönüllü olmadığı bu konuyu o bir satırı 180 sayfaya çıkarmak.
03:04Yani biz orayı detaylandırıyoruz.
03:06Aslında ihmal edilen ama ihmal edilmemesi gereken, ilaçlardan bizi koruyacak olan, ameliyatlardan bizi koruyacak olan bir alanı daha geniş bir şekilde ele alıyoruz fonksiyonel tıpta.
03:16Burada hasta olmadan önce insanların özellikle fonksiyonel bozukluklarının ortaya çıktığı dönemde bunları yakalamak istiyoruz.
03:24Fonksiyonel bozukluğu şöyle söyleyeyim.
03:26Mesela siz diyabetseniz bir hastasınız.
03:28Artık hastalık teşhisi almış durumdasınız.
03:30Ama örneğin sabahları çok yorgunluyorsunuz.
03:34Bugün konuşacağız.
03:35Yorgunluyorsunuz.
03:35Saçlarınız dökülüyor.
03:37Hafif kilo vermekte zorlanıyorsunuz.
03:38Depresifsiniz.
03:39Devamlı bir kabızlık hissediyorsunuz.
03:41Bir hastalık tanısı var mı ortada?
03:42Yok.
03:43Ama yaşam kaliteniz iyi mi?
03:45Değil.
03:45Bir sürü şikayetle baş etmeye çalışıyorsunuz.
03:50Ama bir sürü şikayetle baş ederken bir doktora gittiğinizde de hormonlar normal gözüküyor.
03:55Diğer şeyler normal gözüküyor.
03:56Ve seni diyorlar.
03:57Her şey yolunda diyorlar.
03:58Ama aslında siz yaşam kaliteniz yok.
03:59İşte bu döneme biz fonksiyonel bozukluk diyoruz.
04:02Aslında bu dönemden itibaren hastalığa doğru bu gitmeden, ciddi bir hastalığa dönüşmeden insanların kendi kendilerinin farkına varması, yanlış yaptıklarını, bu şikayetlerin kök sebeplerini anlaması lazım.
04:14Ve o kök sebepleri ondan sonra ortadan kaldırarak daha iyiye doğru, daha sağlıklıya doğru gitmesini hedefliyoruz.
04:19Yani mevcut olan sorundan ziyade biraz daha o sorunun kökeni ya da onun sebep olabileceği farklı sorunları da çözmeye çalışıyoruz.
04:29Evet beraberinde tabii sorunu da çözmeye çalışıyoruz.
04:30Yani o zaman sadece beden sağlığı değil bunun içine zihin sağlığı, ruh sağlığı bunları da mı dahil ediyoruz?
04:35Tabii ki bizim 8 tane ana ayağımız vardı.
04:38Bir tanesi mutlaka bu işin başında bağırsak sağlığıyla başlarız.
04:42Gerçekten Hipokrat'ın da ta 2000 yıl öncesinde söylediği gibi hastalıklar bağırsakta başlıyor.
04:46Ve bizim şu anda dünyada en çok değiştirdiğimiz şey besinlerimiz.
04:51Ve besinlerimizle birlikte aldığımız kimyasallar.
04:54Bunun dışında ikinci olarak diyelim ki detoksifikasyon sistemimiz, enerji üreten mitokondri dediğimiz sistemimiz, hormonal sistemimiz,
05:02inflamasyonla ilgili vücudumuzdaki bağışıklık sistemimiz, uyku düzenimiz ve bunların ortasında, hepsinin ortasında mental, emosyonel ve ruhsal dediğimiz
05:11yani insanın psikolojisiyle ilgili olan sistemi de koyuyoruz.
05:15Çünkü birçok hastalık aslında otomün hastalık insanın psikolojisiyle de ilgili bir şey.
05:19Bir örnek vereyim size, mesela bir hastamız geliyor bize, iki yıldır döküntülerim var diyor.
05:24İki yıl öncesine kadar da aynı şekilde besleniyordu, aynı şekilde yaşıyordu.
05:28İki yıl önce başlamasının kök sebebi ne?
05:30Niye iki yıl önce?
05:31Ne zaman tam olarak?
05:32Genellikle ya bir evlenmiştir, ya bir yer değiştirmiştir, ya babasını kaybetmiştir.
05:36Bu işin altında bir psikolojik bir şey yatar.
05:38İşte biz bu durumlarda o zaman psikolojik olarak onu neye kodlamış, niye deri döküntüsüyle ilişkileniyor, bunu da hesaba katmanız gerekiyor.
05:45Yani her zaman...
05:46Bu süreçte peki bir uzman psikiyatrla vesaire birlikte çalışılıyor.
05:50Biz tabii orkestra şefi olarak, fonksiyonel tip ekibi orkestra şefi.
05:53Bizim ekibimizde hem beraber çalıştığımız psikologlarımız var, klinimizde üç tane diyetisyenimiz var.
05:58Bir yanda kadın doğum uzmanımız var hormon replasmanları için.
06:01Onun dışında bir fizyoterapistle ilişki içerisinde devamlı çalışıyoruz.
06:05Bunların hepsi çünkü postür bozukluğu, kasların spazmı, başka sıkıntılar, her türlü şey insan için birlikte hareket edilmesini gerektiriyor.
06:14Yani bağırsağa odaklanırken, vitaminlerine, minerallerine odaklanırken, hareket tarzına odaklanırken bir yandan da uzmanlarla, o konunun uzmanlarıyla birlikte çalışıyoruz.
06:24Şimdi hocam şunu da sormak istiyorum.
06:27Mesela alternatif tuttan bahsettim ya ben programın başında.
06:30Fonksiyonel tıpta hizmet verebilmek için, bunun uzmanı olabilmek için şu koşul gerekiyor değil mi?
06:37Tıp fakültesi diploması.
06:39Şimdi tabii ki bir hekim olmadan hasta görmek diye bir şey Türkiye'de mümkün değil.
06:44Bizim fonksiyonel tıp eğitimlerimiz var.
06:46Fonksiyonel tıp platformumuz aracılığıyla verdiğimiz bu eğitimlere sadece hekimleri kabul ediyoruz.
06:51Yani hekimlerin eğitimi.
06:52Tabii bu konuda bilgi sahibi olması gereken yine başka sağlık profesyonelleri de var.
06:56Eczacılarımız var ve bu konuda diyetleri onlarla beraber yapacak olan diyetisyenlerimiz var.
07:02Diyetisyenlik mezunu olan, eczacılık mezunu olan veya hekimlik yani tıp mezunu olan arkadaşlarımıza ayrı ayrı eğitimleri oluyor.
07:09Biz kendimiz bu eğitimleri Amerika'dan veya benzeri kuruluşlardan birkaç tane dünya üzerinde kuruluş var.
07:14Bu kuruluşlardan aldıktan sonra Türkiye'de kendimize göre bunun bir sentezini yaptık.
07:18Bu eğitimler Türkiye'de veriliyor.
07:20Bir de şunu sormak istiyorum.
07:22Şimdi fonksiyonel tıpa ben araştırırken programdan önce genelde dahiliye uzmanlarının bu alana yöneldiğini gördüm.
07:31Ancak programın başında gerçi size kendinizi tanıtır mısınız diye soracaktım.
07:37Onu biraz daha sohbetin içine yedirmek tırnak içinde istedim.
07:42Benim bildiğim kadarıyla İstanbul Cerahpaşa Fakültesi İngilizce tıp mezunusunuz.
07:48Ancak radyoloji alanında yani bu işte meme kanseri, prostat kanseri alanında hizmet veriyorsunuz.
07:55Sanıyorum doğru tabir ediyorsunuz uzmanlığınız bu alanda.
07:59Peki şöyle bir genel geçer bir kanun var mıdır?
08:02Yani fonksiyonel tıpla uğraşan hekimlerin aslında çoğu dahiliye kökenlidir.
08:09Bunu söyleyebiliyor muyuz?
08:10Bu doğru olmaz. Şöyle söyleyeyim hekim olan her arkadaşımız aslına bakarsanız rahatlıkla fonksiyonel tıp pratiğini uygulayabilir.
08:17Ama bir dahiliye hekiminin daha avantajlı olduğunu söylemek lazım.
08:21Bütünsel bakabilen bir dahiliye hekimi ise veya burada belki aile hekimi arkadaşlarımızla biraz daha avantajlı hale gelebilir.
08:27Ama sonuçta tıp fakültesinden mezun olan her hekim her alanda kendini geliştirebiliyor.
08:32Şimdi bütünsel bakan alanlardan bir tanesi kadın doğum.
08:35Yani kendi bölgesine bakar ama hem ultrasonunu yapabilir her şeyini yapabilir.
08:39Bütünsel bakanlardan çocuk hekimleri biraz çocuğun her şeyine bakabilirler.
08:44Böyle uç branşlar tek başına küçük bir alanla ilgilenen branşlar biraz zorlanabilir.
08:48Mesela o beyin cerrahını zaten beyin cerrahisi gerçekten hani yapıyorsa ve o konuda da eksikler ülkemizde varken
08:56hani bu alana yönelmesi zor olabilir bir cerrahan.
08:59Ama burada bizim yaklaşım bu şu.
09:00Ben girişimsel radyoloji uzmanıyım.
09:02Girişimsel radyolojide bizim yaptığımız şey temel anlamda eskiden ameliyatla yapılan işlemlerin ameliyatsız tedavisi.
09:08Mesela varisler eskiden ameliyat edilirdi.
09:11Artık biz lazerle ameliyatsız yapabiliyoruz.
09:13Ya da tiroid nodülleri eskiden ameliyat edilirdi.
09:15Şimdi onları ameliyatsız olarak rahatlıkla tedavi edebiliyoruz.
09:18Memek kitleleri bahsettiğiniz gibi prostat.
09:20Eskiden prostat büyümeleri ameliyat edilirdi.
09:22Artık ameliyatsız da rahatlıkla yapılabiliyor.
09:24Kırıyor ablasyon gibi yöntemlerle.
09:26Benim uzmanlığım bu.
09:27Ama benim şöyle bir avantajım var.
09:30Biz de organ bazlı küçük kalmıyoruz.
09:32Yani bir radyoloji uzmanı beyin emarına da bakar.
09:35Batın ultrasonunu da yapar.
09:37Ondan sonra ayaktaki dopleri çeker.
09:39Damarla ilgili görüntülemeyi yapar.
09:40Anjiyo yapar.
09:41Her şeyi yaptığı için hatta anjiyo da görüntüleme eşliğinde ya da ultrasonu da görüntüleme eşliğinde tedavi de yaptığı için o bütünselliğin kaybolmadığı branşlardan biri.
09:49Birazcık dahiliye konusunu okumamız gerekiyor.
09:52Biz eğitimlerde de diyoruz ki dahiliye, kadın doğum, farmakoloji, biyokimya gibi eskiden tıpta okuduğumuz konuları bir daha hatırlamanız gerekiyor.
10:01Öyle basitçe bir eğitim değil bu.
10:03Bayağı ciddi, uzun süre kapsamlı bir eğitim hatırlamak gerekiyor.
10:07Çünkü her şeyi mekanizmasını hatırlayarak o mekanizmada nerede problem varı çözmeniz gerektiği için.
10:13Bunun TUS gibi bir sınavı var mı?
10:15Mesela bildiğim kadarıyla siz uzmanlık seçerken bir sınava giriyorsunuz TUS diye.
10:20Peki fonksiyonel tıp alanında hizmet vermek bunun uzmanı olmak için nasıl bir süreç işliyor?
10:27Şöyle, bu Türkiye'de bir tartışıldı.
10:29İki yıl önce Sağlık Bakanlığı'nda çok ciddi tartışıldı.
10:32Bunu ana bilim damı yapalım, yan dal mı yapalım, tıbbın içine mi koyalım.
10:36En sonunda ana bilim dalı ya da yan dal yapmak değil aslında bu tıbbın ta kendisi ve eğitimlerin içine girmesi gerekiyor dendi.
10:43Ve ilk defa Ankara'da bir özel bir üniversite bunu müfredatına koydu.
10:47Biz de eğitimler vermeye başladık.
10:49Yani anlattığımız şey tıbbın aslında ihmal edilen, eksik kalan birazcık endüstrinin üstünden geçti.
10:55Çünkü endüstri ilaçtan ve ameliyattan para kazanıyor tıp endüstrisi.
10:59Yani sadece sağlık sunucu endüstriden bahsetmiyorum.
11:02Arka planda pharma endüstrisi hepsi bundan kazanıyor.
11:05Hiç kimse sizin daha sağlıklı olmanızdan gelir elde etmiyor.
11:08Daha iyi beslenmenizden gelir elde etmiyor.
11:10Dolayısıyla da bu konu çok rövaçta değil.
11:12Artı hastalarımızda bunu da birazcık da iğneyi başkasına batırıyoruz ama çuvaldızla kendimize batıralım.
11:19Hastalarımızda gerçekten yaşam tarzı değişikliğinde, beslenme değişikliğinde çok istekli değil.
11:24Yani bir diyabet hastası baklavasına böreğine devam etmeye...
11:27O benim annem hocam.
11:29Benim annem.
11:30Hepimizin böyle tanıdıkları var.
11:31Dolayısıyla da buna devam ederken ilaçlar daha fazla gidecek.
11:34O ilaçların yan etkileri böbreğine vuracak.
11:36Başka şeyler olacak.
11:37Bu devam edecek.
11:38Ama toplumda bir %1-2 ya ben ne yapıyorum yanlış.
11:41Ben kendimi toparlamalıyım.
11:43Daha sağlıklı olabilirim.
11:44İnsanlar görüyoruz Japonya'da şurada burada 90 yaşında tazı gibi ortalıkta dolaşabiliyorlar.
11:49Biz niye böyle değiliz diyen insanlara da birilerinin bir şey anlatması lazım.
11:53İşte o fonksiyonel tıp biraz o aslında.
11:56Peki bu sadece yani bir böbrek hastalığına mı bakar fonksiyonel tıp?
12:00Bunu netleştirmek istiyorum.
12:01O çok önemli.
12:03Atıyorum sadece diyabete mi bakar, böbrek rahatsızlığına mı bakar, kalbe mi bakar?
12:07Yoksa herhangi bir konu içinde size gelebilir mi hastalar?
12:11Yani hocam benim şöyle bir şeyim var.
12:14Kolum ağrıyor.
12:15Geçmiyor.
12:16Bir aydır ağrıyor, iki aydır ağrıyor.
12:18Ben bunu geçiremiyorum.
12:19O durumlarda da yine gelebiliyorlar mı hocam size?
12:22Bunu şöyle açıklayalım.
12:23Neye bakmaz diyelim.
12:25Şimdi akut durumlara, akut olarak apandisit gibi, işte aort yırtılması gibi, ameliyat gerektiren, gerçekten ani bir durum varsa bunlara bakmıyoruz.
12:35Çünkü bu acil şartlarda ameliyat ve diğer benzer şeyler geçiriyor.
12:39Şimdi bizim dediğim gibi biz hep böyle standart tıbbın ya da modern tıbbın eksiğini tamamlıyoruz gibi düşünün.
12:45Bizim sıkıntı yaşadığımız konu şu.
12:47Kronik enflamatuar hastalıklar var.
12:49Annenizin örneğini verdiniz mesela.
12:51Kronik enflamatuar hastalık şu demek.
12:53Mesela hiç kimse diabetken veya tansiyon hastasıyken ya da romatizm hastasıyken.
12:58Aa güzel ben sana bir ilaç yazayım 14 gün sonra tamamen iyileşeceksin.
13:02Böyle bir şey var mı?
13:03Böyle bir şey yok.
13:04Kronik hastalık ne demek?
13:05Kronik hastalık siz yaşam boyu bu hastalıkla boğuşa boğuşa gidiyorsunuz.
13:10Git gide hastalığınızın bulguları ve sıkıntıları artıyor.
13:13Kullandığınız ilaçlar artıyor.
13:15Ve siz bunların sorunlarıyla, bücadeli ede ede bir gün bir yerde artık sistem çöküyor.
13:20İşte buna biz kronik enflamatuar hastalık diyoruz.
13:23Parkinson'u sayın, Alzheimer'ı sayın, hatta kanseri sayabilirsiniz.
13:27Bunun dışında romatolojik hastalıkları, mide ile bağırsakla ilgili iltihabe hastalıkları,
13:32şekeri, diabeti veya derideki döküntüleri, devamlı ilaç kullanmak zorunda kalan deriyle ilgili.
13:38Bunların hepsinde yani bir şey 6 ay boyunca iyileşmemişse standart tıp uygulamalarında,
13:43bu fonksiyonel tıpın konusu alanına girer.
13:45Hatta birçok hekim arkadaşımız bu eğitimi almış ama diyelim uygulayacak kadar kendini yetkin hissetmeyen arkadaşlarımız var.
13:51Romatoloji uzmanı ya da endokrin uzmanı.
13:53Onlar biz mesela fonksiyonel tıp klinimize bizim hastayı önlendirirken diyor ki sen artık hocaya git.
13:58Niye hocaya git diye gönderiyorlar.
14:00Çünkü biz 6 ay boyunca her şeyi yaptık, ettik.
14:03İstediğimiz yolda gidemeyebiliyor.
14:05Ya da ilaçları tolere edemeyebiliyor.
14:07Artık kök sebebe inelim.
14:09Kök sebepleri çözelim deniyor.
14:10Mesela bir romatoloji hastasını söyleyeyim size.
14:12Devamlı eklemleri ağrırken siz ona 3 haftalık bir eliminasyon diyeti yani o vücudunda eklemlerine saldıran,
14:19bağışıklık sistemini azdıran gıda grubunu bulmak için birkaç gıdayı birden kesiyoruz 3 haftalığını.
14:25Hayatında hiç iyi hissetmediği kadar kendini iyi hissedebiliyor.
14:28Nasıl oluyor?
14:28Çünkü süt ürünlerine karşı gelişmiş olan, vücudumuzda gelişmiş olan bazı antikorlar,
14:33diz eklemine de saldırıp enflamasyon yapabiliyor.
14:35Ya da deride döküntü yapabiliyor.
14:37Siz o zaman hasta bunu öğrendiğinde zaten yani beslenmek bu kadar mı önemli?
14:42Benim sağlıklı olarak tükettiğim yoğurt bana gerçekten zarar mı veriyor?
14:48Evet yani burada herkes kişiye özel olarak kendisi için en doğru beslenmeyi bulması gerekiyor.
14:53Öncelikle kronik enflamatuar hastalıklar.
14:55Bir de buraya otoimmün hastalıkları katabiliriz.
14:58Yani vücudun bağışıklık sisteminin kendi kendine saldırdığı hastalıklar.
15:01Haşim oto hastalığı olabilir.
15:03Bunun gibi birçok otoimmün hastalıklar var.
15:05Benim bir arkadaşım vardı hocam vücudu bağırsaklarını düşman olarak algılıyordu.
15:10Ve tedavi olamıyordu.
15:11Yani net bir tedavisi yok.
15:12İnflamatuar bağırsak hastalıkları böyle.
15:14İşte kron hastası, ülseratif kolit hastaları.
15:16Bunlarda da gerçekten beslenmeyi, burada vücudun bağışıklık sistemini sakinleştirmek,
15:22dengede olmayan o vücut içerisindeki bağışıklığın aşırı alevlenmiş durumunu dengeye kavuşturmak inanılmaz iyi oluyor.
15:28Zaten dediğim gibi siz bu tür enflamatuar ya da otoimmün hastalıklarda önce basitçe steroid verebiliyorsunuz falan ama uzun dönem, uzun verdiğiniz zaman steroid dediğimiz ilaçların çok ciddi yan etkileri oluyor.
15:40Kemik erimesi yapıyor, başka sıkıntılar ortaya çıkıyor.
15:42Bunları kesemiyorsunuz.
15:44Üstüne özlük daha kuvvetli ilaçlar vermek zorunda kalıyorsunuz.
15:46Her daha kuvvetli ilaç mesela siz romatoloji ile ilgili kuvvetli bir ilaç alırken ilacın size verecek olan doktor şuna imza attırmanızı istiyor.
15:54Diyor ki bu ilaç beni kanser yapabilir, bağışıklığımı tamamen durdurduğu için bir sürü şey zatüre olabilirim, tüberküloz olabilirim.
16:00Bunu gördüğü zaman hasta zaten bu ilaç, yaştan şifa bulma imkanı yok.
16:05Ama bu ilacın da ona verilmediği takdirde dayanabilecek durumu yok.
16:08İşte bu durumlarda mutlaka kendi yaşam tarzını, beslenmesini, hareketini, hormonal dengesini fonksiyonel tıp bakış açısıyla aslında o fıtratına uygun olan yaşam tarzına dönmesi çok çok değerli oluyor.
16:23Peki sevgili hocam şimdi benim de çok muzerip olduğum bir konuya değineceğim.
16:28Kronik yorgunduk.
16:29Ben de sabah uyandım mı?
16:30O yataktan kalkamam, kalkasım gelmez, ayılamam.
16:34Evdekiler benden illallah eder, muhatap olmazlar çünkü asabi oluyorum.
16:39Bir de uyandım da ve gece de uyuyamam.
16:41Yani ne kadar uğraşırsam uğraşayım.
16:43O yatağın içinde yoğun bir mesai harcamadan, yani uyumak için gerçekten dişimle, tırnamla mücadele etmeden uyuyamam.
16:52Gün içinde uykum da geldiği çok oluyor ya da çok yorgun hissettiğim oluyor.
16:57Belki bir saat önce enerji doluyum ama o bir saatte bana ne oluyorsa ben çöküyorum.
17:03Dediğim gibi sabahları da zor uyanıyorum.
17:05Eminim ki bizi izleyenler arasında da şu anda diyorlardı ya ben de böyleyim.
17:09Uyanamıyorum, ayılamıyorum, yorgun hissediyorum.
17:13Kas ağrılarım var, eklem ağrılarım var.
17:15Bu kronik yorgunluk, bunun tanımıyla başlayalım istiyorum ve ne olur bize artık bundan kurtarın hocam.
17:23Neler yapacağız siz anlatın.
17:25Şimdi buna biz kronik yorgunluk sendromu diyoruz.
17:27Yani bunun adı konmuş bir durum.
17:293 aydan uzun sürüyorsa ve gerçekten günlük aktivitelerimizi etkiliyorsa biz bunu sorun olarak kabul ediyoruz.
17:35Yalnız bunun karışabileceği bazı durumlar var.
17:37İlk başta onu ekarte etmek lazım.
17:39Hipotiroidi dediğimiz, yani tiroidin az çalıştığı durumlarla ekarte edeceğiz.
17:42Bir de böyle kasların iltihabı gibi düşünebileceğimiz fibromiyajı denen bir rahatsızlık var.
17:48Onu da biraz ekarte etmek gerekiyor.
17:49Bunlar birbirleriyle de geçişli.
17:52Yani hem fibromiyajı hem kronik yorgunluk beraber olabilir.
17:55Hem hipotiroidi hem kronik yorgunluk beraber de olabilir.
17:57Ama bunlar niye önemli?
17:59Bunların çünkü tedavisinde mesela hipotiroidi de mutlaka tiroid hormonunuzu yerine koymamız gereken ilacımızı kullanmamız lazım.
18:05Yoksa ne yaparsak yapalım o yorgunluktan çıkamayabiliriz.
18:09Burada şimdi dikkat edeceğimiz şey şu.
18:10Biz aslında fonksiyonel tıpta bir insanın vücudunda herhangi bir dengesizlik, herhangi bir fonksiyonel bozukluk, herhangi bir rahatsızlık varsa
18:18fark etmeksizin adı, etiketi, diğer şeyler fark etmeksizin sistemlerin hepsini gözaltına alıyoruz.
18:258 tane sistem demiştim ya size.
18:278 sistem içerisinden mide bağırsak sistemiyle başlıyoruz ki zaten hemen hemen suçlanacak alanların %50'si orasıdır.
18:35Mide bağırsak sistemi beslenmesini en optimale getirmek için bir 3 aylık döneme sokuyoruz.
18:40Burada kendisine dokunan dokunmayan gıdaları buldurmak için bir 3 haftalığına bir eliminasyon yaptırıp yani glüten içeren işte o hamur işlerini, süt ürünlerini dokunabilecek bazı gıdaları dışarıda bırakıp
18:533 hafta sonra yavaş yavaş bunlardan hangisi dokunuyor diye tek tek tanıtarak aynen bebeğe mama başlar gibi tanıtarak vücudunuzun tepkisini.
19:01Ha bu bana yaramıyormuş ya ben bunu aldığım zaman gerçekten kaşıma yavaş.
19:04Bunu aldığım zaman ben gerçekten uyku kalitem çok düştü.
19:07Gece terlemem arttı, sabahları ağrılarım arttı gibi diyebilir.
19:10İkincisi bazen insanların böbrek üstü bezlerinin diyelim ki çok stresli bir hayat yaşamış insanların böbrek üstü bezleri tükenmiş olabiliyor.
19:20O zaman bakıyorsunuz kortizolunu yeterince üretemeyebiliyor ya da çok aşırı kortizol ürettiği için gevşeyemeyebiliyor.
19:26Bunları da özellikle tükürükte bakılan kortizol testleri vardır.
19:29Uyandığınızda bakarız yarım saat sonra, bir saat sonra, öğlen, akşamüstü istediğiniz eğriyi çizemiyor mu?
19:34Ya da eğri kaymış mı? Mesela sizin durumunuzda eğri kaymış olabilir.
19:37Yani kortizolün gece 11'de düşmesi gereken değere gece 3'te düşüyordur.
19:41Ve siz o aradaki zamanda kortizolü düşmediği için çok sıkıntı yaşıyorsunuzdur.
19:45Bu tür durumlarda da o kortizol eğrisine göre mesela bitkisel bazı takviyeler verilebilir.
19:50Ya da size yaşam tarzı değişiklikleri önerilerek o hayatınızın düzeni ortaya çıkartılabilir.
19:56Kronik yorgunlukta en önemli moleküllerden bir tanesi mitokondri.
20:00Mitokondri aslında organel, molekül değil ama bir organel.
20:03Yani hücrenin içerisindeki enerji santrali.
20:05Mitokondriler bir ne kadar büyük, ne kadar verimli şekilde çalışırsa siz o kadar enerjik hissedersiniz kendinizi.
20:13Dolayısıyla mitokondriyi besleyen bazı gıdaları size sunuyoruz.
20:17İşte bunlar için de alfa lipoik asit olabilir, koenzim, küten olabilir bu tür şeyler var.
20:21Ama mitokondriye toksik gelebilecek, işte sigara olabilir, alkol olabilir ya da gerçekten gece uykusuzluğu olabilir.
20:28Bunları düzene sokmamız gerekiyor.
20:29Uyku ile ilgili bazen melatonin gibi bazı desteklerle, yani şöyle düşünün, hani bir arabayı ittirirsiniz de çalışır gider ya, önce ittirmek için bazı şeylerle yola çıkartırız.
20:40Sonra ritme oturtmaya çalışırız.
20:42Ama burada bütün sistemlere dokunmamız lazım.
20:44Yani vücutta enflamasyon var mı yok mu?
20:47Mitokondriler iyi çalışıyor mu?
20:48Hormonal dengeniz ne durumda?
20:50Bağırsaklar ne durumda?
20:51Ve bunların hepsiyle birlikte mental, emosyonel, ruhsal sistemde gerçekten bazen insanlar çok üzücü bir olay yaşarlar.
20:58Onun etkisinden birkaç ay çıkamazlar.
21:00Onun etkisinden çıkması için yapılması gereken şeyler var.
21:03Serotonini yükseltmek için gece melatonini yükseltmek gerekir.
21:06O gece melatonini yükseltmek için iyi uyuması gerekir.
21:09Onun için iyi gevşemesi gerekir.
21:11Her şey birbirine bağlı.
21:13Yani siz mesela burada bir kronik yorgunluk reçetesi isteseniz bu sizin için farklı olur.
21:18Arkadaşınız için farklı olur.
21:20Anneniz için farklı olur.
21:21Çünkü herkesin aslına bakarsanız orada yolculuk esnasında aksayan taraflar başka.
21:28Dolayısıyla da bir hastalık için bir reçete standart tıptaki gibi değil bizde.
21:34Mutlaka sizin kişiyi özel değerlendirmeniz gerekiyor.
21:36Oldukça aslında kapsamlı bir süreç.
21:38Eğer kronik yorgunluk hissediyorsanız geç kalmadan bir ön önce bir uzmana görünün.
21:43Peki bizim ülkemizde de genel dünyada da sanatçı hastalığı diye tabir edebileceğimiz bir hastalık var.
21:50Tükenmişlik sendromu.
21:51Bunu yani o tükenmişlik sendromunu kronik yorgunluktan ayıran şeyler var mıdır?
21:56Bunlar birbirinden farklı şeyler midir hocam?
21:58Çok güzel bir soru sordunuz.
22:00Şimdi burada tükenmişlik sendromu sanki böyle biraz hava olsun diye aktörlerin aktrislerin uydurduğu bir şey gibi anlatılıyor.
22:07Ama aslında bizde fonksiyonel tıpta tükenmişlik sendromu var.
22:10Standart tıpta da adrenal fetik dediğimiz yani böbrek üstü bezenin artık yeterince kortizol üretemediği ve tükendiği bir durum var.
22:20Demin size bahsettim ya tükürüğünüzden bir işte yarım saat sabah uyandığınızda yarım saat sonra bir saat sonra öğlen akşamüstü tükürükten örnek alıyorduk bir süngerle.
22:29Sonra bir eğri çiziyorduk.
22:30Bu eğri şu anlama geliyor.
22:32Sabahleyin uyandığınızda kortizolünüz biraz pik yapacak.
22:35Sizi mesela geç pik yapıyorsa sizi spatula ile yataktan kazırlar.
22:38Çünkü o pik yapmayınca uyanamazsınız.
22:40Ama pik erken yaparsa da adam dörtte uyanıyor.
22:43Dörtte uyanıyor ve cin gibi uyanıyor.
22:45Çok da kötü bir şey çünkü ondan sonrasında başka türlü gidebiliyor.
22:48Bunun ritmini iyi ayarlamak gerekiyor.
22:50Kortizolünüz sabahleyin uyanacak.
22:52Ardından gün boyu yavaş yavaş yavaş düşünecek.
22:55Bu düşmeyen bir durum vardır.
22:57Tip 2 eğri çizer yani düşmez.
22:59Hep stresi gider, stresi gider, stresi gider.
23:02Bir başka hastamız da gelir mesela akşam çocukların döndüğü saatte ya da eşinin döndüğü saatte bir pik yapar stresi.
23:08Bakarsınız o saatte bir pikleniyor.
23:10Bir de en kötüsü bizim için en zoru pik falan yok.
23:14Gün boyu yerlerde sürünüyor.
23:16Tam olarak benim.
23:18Tam olarak benim.
23:19Tabii ki bu bahsettiğimiz kişi sizin gibi dik duramaz.
23:21Yüzünü bile taşıyacak hali yoktur.
23:23Şöyle durur.
23:24Devamlı şekilde bir şey üretemez.
23:26Günlük aktivitenin bir hasta doktora geldiğinde bile yanında birini getir anlat der.
23:30Yani kendini anlatacak bile hali olmaz.
23:32O kişilerde gerçekten bir miktar kortizon bile vermek gerekebilir.
23:36Kendisini bir ayağa kaldırsın diye.
23:37Nereden burada bu insanlar nasıl bu hale geliyorlar?
23:41Böbrek üstü bezlerimiz aslına bakarsanız bizim o sağlıklı olduğumuz dönemde, stresi yaşadığımız dönemlerde çok çalışıyorlar.
23:48O kortizonu da üretmek için çalışıyor.
23:50Onu dengeleyecek.
23:51DHEA dediğimiz hormonu üretmek için de çok çalışıyor.
23:54Ve siz diyelim ki 5 yıl boyunca çok stresli, 10 yıl boyunca çok stresli bir işte çalışıyorsunuz.
23:58Bankacısınız, şuncusunuz falan.
24:00Ardından o stresli iş devam ettiği sürece sizin böbrek üstü bezinizde bu hormonları üreten hücreler bir süre sonra ölüyor.
24:06Aynen diyabette beta hücreleri yavaş yavaş tükenince birden artık insülin üretecek hücre kalmıyor ve şeker fırladığı gibi.
24:16Burada da bu sefer insülin üretecek hücre kalmıyor değil ama kortizon üretecek hücreler kalmıyor.
24:21Ve siz gerçekten tükenmişliğe giriyorsunuz.
24:23Bu gösterilebilir bir şey.
24:25Dediğim gibi eğriyi çizersiniz.
24:26O zaman yaklaşımımız çok başka.
24:29Türkiye'de mesela meyan kökü bitkisinin kortizonu yükseltme ile ilgili etkileri vardır.
24:33Bazen bitkisili deneriz ama olmuyorsa da kortizon bile verilebilir böyle durumlarda.
24:37Bu destekleyici gıdalar o zaman sanırım bunlar.
24:41Şimdi Türkiye'de buna ilişkin de insanların, kamuoyunun, yurttaşın hakkında bazı tedirginlikler oluyor.
24:46İşte destekleyici gıda ilaç mı ya da almak gerekir mi?
24:50Alırsak bir zararı dokunur mu?
24:52Bir kişi, bir hekim olarak şunu sormak istedim hocam.
24:56Ben mesela dedim ya yorgunluktan muzdaribim.
24:59Tavsiye üzerine ilaç kullanmak da çok fazla var bize.
25:01Ya da destekleyici gıda.
25:03Şimdi biz destekleyici gıda kullanmalı mıyız?
25:05Bir doktor kontrolünde olmadan ve nelere dikkat etmeliyiz?
25:10İlla da o destekleyici gıdayı alacaksak ne yapmamız lazım bu durumda?
25:14Şimdi ilaç gerçekten alınmaması lazım.
25:16İlaç reçeteyle alınan bir şeydir.
25:19Eczacı arkadaşlarımız da bu konuda hassastır.
25:21Yani ona iyi gelmiş o tiroitoloji ben de alayım.
25:24Ona iyi gelmiş o antibiyotik ben de alayım.
25:26Bu çok doğru bir şey değil.
25:27Mutlaka danışılmadan, doktor görmeden alınmayacak bir şey.
25:31Takviyelerde ise durum şu.
25:33Yani bizim olmazsa olmaz çağımızdaki bu beslenmenin değişiminden dolayı,
25:38gıdalardaki niteliksizlikten dolayı,
25:40gıdaların artık o organikliğinin kaybolmasından dolayı
25:44yaşadığımız çok büyük dramatik eksiklikler var.
25:46Dolayısıyla da biz fonksiyonel tıpta özellikle 3 tane takviyeyi
25:50hemen hemen herkesin ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz.
25:53Ve kronik yorgunluk bugün biraz üzerinde durduğumuz.
25:56Genellikle magnezyum çok çok iyi gelir.
25:58Ha diyeceksiniz ki bunu herkes alabilir mi?
26:013 tane gıda, bir tanesi omega 3 yani balık yağı,
26:03bir tanesi magnezyum, bir tanesi de D vitamini.
26:06Bu hemen hemen herkesin ihtiyacı.
26:09Bunlardan belli ölçülerde,
26:10Tarım Bakanlığı zaten gıda takviyeleri denetleyen bakanlık,
26:13Tarım Bakanlığı çünkü gıda, tarım hayvancılıkla ilgili bir şey.
26:16Bunlar gıda.
26:17Yani omega 3'ü şöyle düşünmeyin.
26:19Omega 3 de yediğiniz balıktaki yağ.
26:20Yani bunu abartmaya gerek yok.
26:22Bir kilo balık yerken birine soruyor musunuz?
26:25Sormuyoruz.
26:26O zaman omega 3 alırken de birine bir şey sormanıza gerek yok yani.
26:29Burada bahsettiğimiz şeyler böyle.
26:31Magnezyum bir mineral.
26:32Magnezyumun eksikliği %80'lerde.
26:35D vitamininin 20'nin altında çıkma olasılığı
26:37Türkiye'de %90'larda kullanmayan insanlarda.
26:40D vitamini inanılmaz derecede bağışıklık sistemiyle ilgili
26:43hem otoyimin hastalıkları için önemli hem bağışıklığın kuvvetli olması açısından önemli.
26:48Magnezyum o yorgunluk, beyin sisi, kendini iyi hissedememe de inanılmaz derecede önemli.
26:53Bu 3 minerali ben sormadan,
26:55eczacıya danışarak ya da bir işte diyelim ki bizler,
26:58ben genellikle Instagram hesabımdan bana soran bütün herkese cevap vermeye çalışıyorum.
27:02Gıda takviyesi çok biz fonksiyon altı bir de severek önerdiğimizin.
27:05Bu üçün de sıkıntı olmaz.
27:07Ama onun dışındakiler de özellikle bir hekimle temas halinde olmadan kullanmamayı öneriyorum.
27:14Bu üçün de sıkıntı olmaz.
27:16Şimdi mesela biyolojik unsurlarına çok değindik ya,
27:19özellikle son yıllarda artık 21. yüzyılın son çeyreğinde
27:23dijital kullanım.
27:25Hepimizin elinde telefonlar var, tabletler var.
27:28Akşam eve gittik mi televizyon izliyoruz,
27:29sabah bütün gün ne olmuş bugün acaba diye sosyal medyaya bakıyoruz,
27:34mesajlaşıyoruz.
27:35Bunun nasıl bir etkisi oluyor kronik yorgunluk üzerinde?
27:38Yani dedik ya hocama işte beden sağlığı, zihin sağlığı, ruh sağlığı bir arada kullanılıyor.
27:43Şimdi bunun zihin sağlığıyla bağlantısını sormak istiyorum.
27:46Bunun özellikle gün içindeki etkisinden çok, gece etkisinden çok rahatsızız.
27:51Yani saat 10'dan sonra ekranlara bakılmaya devam edildiği andan itibaren
27:56o kortizolumuzun istediğimiz gibi düşmesi olmuyor.
27:59O mavi ekran, oradan gelen mavi bazlı ışık gerçekten bizim melatonin salgımızı
28:03istediğimiz gibi yükselmesini engelliyor.
28:05Halbuki melatonin o geceleyin ekrana bakmazsanız küçük bir sarı sarımtırak bir ışıkta
28:11kitap okursanız bambaşka şekilde sizi etkileyecektir.
28:14Yine uyuyamayabilirsiniz ama o sarı ışık sizin melatoninize ufak ufak ufak ufak
28:18yükselmesini ister.
28:19Ama mavi ışığa baktığınız sürece o gözünüzün içerisinden gidip
28:23beynin ortasında melatonin salgılandığı bölgeyi uyarıyor ve melatonin yok.
28:27Melatonin sizi uyutacak, rejenere edecek, kanserden koruyacak, kendinizi toparlayacak,
28:34cep telefonunuzu şarj eder gibi kendinizi şarj edeceğiniz şey melatonin.
28:38Bu yoksa kanser var, bu yoksa şarj olma yok, bu yoksa yorgun kalkarsınız.
28:42Bu yoksa yani melatonin yoksa ertesi gün serotonin yok.
28:46Çünkü melatonin molekül olarak ertesi gün serotonine dönüyor ve siz keyifsizsiniz,
28:51uykunuzu almadınız, yorgunsunuz.
28:53Bahsettiğin şey gece uykudan başlıyor.
28:55Yani gündüz iyi uyuyama gece uykudan başlıyor.
28:57Gece iyi uyuma melatonin ile başlıyor.
28:59Melatonin mavi ekrandan uzak kalmayla başlıyor.
29:02Gün içerisinde işiniz vardır, gücünüz vardır.
29:04Bakarsınız edersiniz.
29:05Ama burada geceye çok önemsiyor.
29:08Saat 10'dan sonra hakikaten ekranlardan biraz uzak,
29:11yani okuma saatlerimizi kitap okuyorsak,
29:14saatlerimizi genelde bu saate kaydıran.
29:17Ondan sonra sarı ışıkta kitabınızı okuyun,
29:19başka şeyler yapın biraz doş bir ışıkta.
29:21Ama netice itibariyle mavi ekranlardan ne kadar uzak kalırsak o kadar iyi.
29:25Çocuklar için daha da büyük bir tehlike o zaman bu.
29:27Çünkü artık yeni doğan çocuklar teknolojiyle iç içe doğuyorlar.
29:31Yemek yemediğinde, hadi şu videoyu açalım da yemeğini yesin ya da uyumadığında
29:37televizyonun karşısında oturtuyor ebeveynler çocuklarını.
29:40Reklamlar var zaten orada.
29:42Peki bu ilerleyen yıllarda şuna dair bir öngörü var mı fonksiyonel tıpta?
29:46Yani şimdiki kuşaklardan daha büyük tehlike altında.
29:49Kronik yorgunluk konusunda, başka hastalıklar konusunda
29:52bu şekilde ilerlemeye devam ederse çocuklara yaklaşıp
29:55nelerle karşı karşıya olacağız?
29:57Şimdi zaten bunu yaşıyoruz.
29:59Yani otizmde ve diğer sıkıntılı durumlarda
30:02geçmişte 50'de 1 gözüken rahatsızlıklar,
30:05bugün 20'de 1'e, 10'da 1'e,
30:07bazı alerjiler, egzamalar, her şeyde bir patlama yaşıyoruz.
30:11Bunun iki, üç tane sebebi var.
30:12Bir tanesi bahsettiğimiz gibi gıdalardaki değişim,
30:15bir tanesi de çocukların kendi uyku düzenlerindeki değişim
30:18ve ekranla olan ilişkileri.
30:20Şimdi bu ekranla olan ilişkilerde elbette teknolojiyle çocuklarımız iç içece olacak
30:25ama gerçekten bunun zamanı, saati, düzeyi ve kontrollü bir şekilde.
30:30Çünkü çocuğu teslim ettiğiniz zaman çocuk neye teslim bilmiyor.
30:333-5 yaşında biz ne izleyeceğine hükmedebiliyoruz ama
30:365 yaşından sonra ne izleyeceğine de siz karar vermiyorsunuz.
30:39Bunun çok boyutta ele alınması lazım.
30:41Ama benim yine aynı şeyin üzerinde duracağım.
30:43Saat, belirli saatler içerisinde, çocukları da bunlardan mahrum edemeyiz ama
30:47belli saatler içerisinde olduğunun üzerinde durulması lazım.
30:51Şimdi garip bir soru soracağım hocam.
30:53Kıskançlık kronik yorgunluğu etkilenme.
30:55Bu illa bir sevgili eşi kıskanma değil de
30:58bir arkadaşınızın başarısını kıskanma
31:01ya da bir arkadaşınızın gördüğünüz bir insanın
31:03hayat kalitesini kıskanma
31:05ve bunu sürekli kafada düşünme.
31:07O niye buna sahip, ben niye buna sahip değilim
31:09ya da o benden neyi daha iyi yaptı da benden daha başarılı oldu.
31:12Bu da kıskançlık hep kötü olacak değil ya.
31:15Belki iyi bir sebepten kendini geliştirmek istediğinden kıskanır ama
31:19sürekli kafada bu dolaşır.
31:21Bütün gün bunu düşünür.
31:23Bu mesela kronik yorgunluk üzerine arası bir şey.
31:25Bu geniş bir başlık.
31:26Bunu şöyle bir haset etmek şeklinde olan var.
31:29Bir de imrenmek şeklinde olan olabilir.
31:31Burada motivasyon kaynağı oluyorsa sizin için sorun değil.
31:33Ama haset etmek gibi.
31:34Bunlar negatif yüklü enerjiler.
31:37Ne işte kibir gibi
31:39ya da sinirlilik gibi
31:42bu tür negatif şeylerin gerçekten
31:45çok ciddi anlamda
31:47enflamasyona ve kronik hastalıklarla
31:49ilişkileri gösterilmeye başlandı.
31:51Gitgide de gösteriliyor.
31:52Bunlar ortaya çıkıyor.
31:53Standart tıpta tabii bunu birebir söylemek çok anlamlı değil.
31:56Ama biz negatif
31:57şeylerin, duyguların, negatif enerjilerin
32:01insan sağlığına olumsuz etkili olduğunu
32:02kesinlikle söyleyebiliriz.
32:03Yani kafada sürekli bir şeyler düşünmek de iyi değil.
32:08Hocam son olarak bir sorum daha olacak.
32:10Mesela biraz da hani psikiyatriyle ele aldık ya biz bu konuları.
32:14Ben mesela gittim bir psikiyatra.
32:17Anlattım, anlattım.
32:18Şimdi bana bazı ilaçlar veriyorlar ya.
32:20Bazıları ağır ilaçlar.
32:22Kırmızı reçeteli ilaçlar oluyor.
32:24Ben o ilaçları da kullanıyorum.
32:25İşte beynimdeki bazı kimyasallar rayına girsin diye.
32:30Peki fonksiyonel tıpta da mesela
32:32ben o ilaçları kullandığım zaman
32:34bunun benim vücuduma illaki bir etkisi oluyor.
32:38Şimdi psikiyatri doktoruyla beraber
32:40psikolojimi toparlayayım derken
32:42vücudumun bütün cül sağlığına
32:44bir zarar verme ihtimalim oluyor mu?
32:45Yani bu konuda mesela anlaşma azağa düştüğü oluyor mu?
32:49Muhakkak oluyor.
32:50Ama şöyle söyleyeyim.
32:51Şimdi biz ilgili dalı uzmanının
32:53ilgili dal uzmanının
32:55sözünün üstüne kendi konusuyla ilgili bir söz söylemememiz gerekiyor.
32:59Burada yapacağımız şey şu.
33:00Gerçekten insanların çoğu da o ilaç bağımlı.
33:03Bir ilaç başlıyor, doz artıyor.
33:05Sonra ikinci ilaç ekleniyor, üçüncü ilaç ekleniyor.
33:08Aslında hekim de bundan çok mutlu değil.
33:10İlaçların artışından, dozların artışından mutlu değil.
33:13Dolayısıyla da bizim amacımız şu oluyor.
33:15İlaçları gereksiz kılmak.
33:17Yani ilacı bıraktırmak değil, ilacı atmak değil.
33:20İlaca ihtiyacı olmayacak hale o kişiyi getirmek.
33:23Bu zamanla zaten onu hissediyor.
33:24Bunu ben artık almasam da olabilir.
33:26Hocam denemek istiyorum diyor.
33:27Gene ilgili dal uzmanı, psikiyatri uzmanına gidip
33:30bunu bırakabilir miyim?
33:31Bunu bırakabilir miyim?
33:31Biz yavaş yavaş bütün ilaç...
33:33Genel anlamda biz tansiyon ilaçlarını bıraktırmak elindeyiz.
33:36Diabet ilaçlarını bıraktırmak elindeyiz.
33:38Ama bunları ihtiyaç kalmayacak hale getirerek bırak.
33:41Mesela öyle bir hale geliyor ki
33:42hastamız 18 kilo vermiş.
33:44Bütün yaşam bir şey değişmiş.
33:45O ilacı aldığında tansiyonu zaten normal olduğu için
33:48ilaç daha da düşürüyor.
33:49Sen artık o ilacı bırakabilirsin.
33:51Mutlaka uzmanına git, konuş ve bırak diyoruz.
33:53Burada da yine geçerli.
33:54Biz genellikle psikoterapiyi tercih ediyoruz.
33:57Psikiyatrist arkadaşlarımız birazcık daha terapi konusuna
33:59çok odaklanmadılarsa ilaç konusunu daha önceleyebiliyorlar.
34:03İlaçtan önce terapiyle hayata bakışını değiştirerek
34:06insanlara çok fayda sağlamak mümkün.
34:08Pekala.
34:09Hocam çok teşekkür ediyorum.
34:10Çok keyifli bir sohbet oldu.
34:12Ben teşekkür ederim.
34:13Şahsi meraklarımı da sordum bu sırada.
34:15Ama gerçekten yani bu kronik yorgunluk sokağa çıktığımızda
34:18insanların suratından da anlayabiliyoruz.
34:20Suratlar asık, çok yorgun.
34:22Binmek, toplu taşımaya bindiğimde ben
34:24sürekli uyuklayan insanlar görüyorum.
34:27Oturmasına gerek yok.
34:28Ayakta giderken uyukluyor.
34:30Çünkü kaldıramıyor vücudu.
34:31Şahsen çok önemli olduğunu düşünüyordum bu konunun.
34:35Bundan nasıl kurtulabiliriz?
34:37Nelere dikkat edebiliriz?
34:38Siz de bugün bizi kırmadınız.
34:40Stüdyomuzun konu oldunuz.
34:42Çok teşekkür ediyorum.
34:43Ayağınıza sağlık.
34:44Ben teşekkür ediyorum.
34:45Görüşmek üzere tekrar.
34:45Sağ olun efendim.
34:47Evet sevgili izleyiciler.
34:48Profesör doktor Mehmet Mahir Atasoy konuğumuzdu.
34:51Fonksiyonel tıp doktoru.
34:53Aynı zamanda girişimsel radyoloji hocası.
34:57Kronik yorgunluğu konuştuk.
34:58Fonksiyonel tıpa ilişkin konuştuk.
35:00Tabi farklı farklı ayrıldığı noktalar varmış.
35:03Standart tıp yaklaşımıyla.
35:05Ancak çoğunluğun sandığının aksine bu alternatif tıp gibi bir durum değil.
35:10Bu alanda hizmet veren sağlık profesyonelleri.
35:14Genel çoğunlukta hatta kesinlikle yine doktorlar oluyorlar.
35:18Hocamızdan da çok kritik aslında bilgiler aldık.
35:21Nelere dikkat etmemiz lazım?
35:22Nelerden uzak durmamız lazım?
35:23Mesela bu mavi ışık konusunda zaten uzmanlar çok sık uyarıyordu.
35:28Umarım sizler için de bir faydası olmuştur.
35:30Bu programın ardından belki kronik yorgunluğunuza bir nebzede iyi gelmiştir anlatılanlar.
35:37Efendim artık burada noktalıyoruz.
35:39Başka programlarda yeniden görüşmek ümidiyle.
35:42Kendinize iyi bakınız.

Önerilen

2:58