Kategori
📚
ÖğrenmeDöküm
00:00Tebbet yedâ ebi lehebin ve tebb, mâ agnâ anhu mâluhu ve mâ kesab, se yaslâ nâren zâte leheb, ve mra'atuhu hammâletel hatab, fî cidihâ hablum min mesed.
00:19Allah-u Zülcelal bize Ebu Leheb'den ve onun karısından bahsediyor, onların kötülüklerinden bahsediyor.
00:32Ta bin dört yüz sene öncesinden bunu bahsederken ta o zamandan bu zamana hitap ediyor adeta.
00:43Bu zamana kadar da değil, bu zamandan sonraya da hitap ediyor.
00:48Ta kıyamete kadar Allah-u Zülcelal bütün müminlere ve hatta bütün insanlığa şunu haber veriyor.
01:02Ebu Leheb diyor ki, Ebu diyor ki, Ebu Leheb elleri kurusun ve kurudu da.
01:08O diyor cehenneme girecek ve karısı da cehenneme girecek.
01:20Allah-u Zülcelal burada boşuna uyarmıyor.
01:23Ebu Leheb'in yaptıkları şeyleri kim yaparsa aynen onun yolunda gitmiş olur.
01:33Kendisi de mana aleminde bir Ebu Leheb gibidir.
01:37Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyuruyor maalen.
01:43Ebu Leheb'in iki eli kurusun, kurudu da.
01:49Zira Allah-u Zülcelal'in katında, her zaman söylüyoruz bunu, olacak olan olmuştur.
01:58Onun katında kuruyacak olan eli kurumuştur.
02:04Yani, şöyle de düşünün.
02:12Nasıl ki Allah-u Zülcelal müminlerin yardımcısıdır diyor.
02:19Onun yardımcı olduğu herkes muzafferdir, zafer kazanacaktır.
02:25Öyleyse bilin ki siz muzaffersiniz.
02:29Siz zaferi kazanmışsınız ve böyle çalışın.
02:33Böyle o kazanılmış olan zafere doğru koşun ki ona layık olasınız.
02:40Ki o zafer size nasip olsun.
02:44O her halükarda olacak.
02:48O mutlak bir şekilde o zafer müminlere nasip olacak.
02:54Ancak hangi müminlere nasip olacak?
02:57Allah-u Zülcelal bizi muzaffer olanlardan eylesin.
03:04Bizi düşmana karşı cihad edip muzaffer olan kullarından eylesin.
03:11Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi.
03:16Onlar çünkü her zaman müşrikler kendi mallarıyla, kazandıklarıyla, evlatlarıyla övünürlerdi.
03:26Bunlar bizi kurtaracak derlerdi.
03:29Hani ta onlardan da önceki zamanlara baktığımız zaman,
03:37o zamanlarda da farklı kültürlerde ve farklı toplumlarda biliyorsunuzdur çoğunuz,
03:45insanlar öldüğü zaman güya, onlar diğer alemde aç kalmasınlar, zor durumda kalmasınlar diye onların kabirlerine altın maltın koyarlardı.
04:01Kaseler koyarlardı su içsin diye güya.
04:04İşte aynı mantıktır bunlardaki de.
04:09Onlar malımız var, çok kazanıyoruz, bizim kabilemiz var, güçlüyüz ve evlatlarımız var.
04:19Bunlar bize yardımcı olacaklar diye zannediyorlardı.
04:23Allah-u Zülcelal buyuruyor ki, onun malı da kazandıkları da ona fayda vermedi.
04:29Yani vermeyecek, vermedidir.
04:32Vermeyecek olan şey de vermedi, olacak.
04:37O alevli bir ateşte yanacak.
04:42Odun taşıyıcı olarak karısı da,
04:46onun karısı da cehennemde odun taşıyıcı olarak azap görecek.
04:55Ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde,
05:02şimdi bu karısıyla ilgili odun taşıyıcısı tabiri bunun sebebi vardır tabi.
05:15Onu inşallah az sonra zikredeceğiz.
05:21Şimdi öncelikle burada Allah-u Zülcelal buyuruyor ki,
05:32Ebu Lehe Ebu Leheb'in elleri kurusun.
05:36Ellerin kuruması Arapça'da nasıl tabir ediliyor?
05:41Örflerinde, onların o zamanki örflerinde ne için tabir ediliyordu?
05:49Ona bakalım.
05:52Arapların örfünde elleri kurusun denildiği zaman iki mana düşünülürdü.
06:01Birincisi, gerçek manada beden olan, ağza olan elleri kurusun anlamında kullanılır.
06:10Elleri çürüsün, felç olsun gibi.
06:14İkinci mana ise, manevi anlamında el gücü ifade eder.
06:21Manevi anlamda gücünü kaybetmesi anlamında kullanılır.
06:28Kendi gücünü, nüfuzunu, kazandıklarını, her şeyin bir şekilde işlevsiz hale gelmesi için kullanılır.
06:39Öyle bir beddua olarak kullanılır yani.
06:41Ebu Leheb, Allah Resulüne sallallahu aleyhi ve selleme karşı çok büyük bir düşman idi.
06:58Onun amcasıydı, yakınlık olan, nesep bakımından bir yakınlık vardı ama ondan çok çok uzaktı.
07:06Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem öyle bir kandil idi ki isteyen onun dibinde de olsa aydınlanırdı ama
07:20mahrum olanlar en çok da dibinde olanlardı.
07:26Akrabalık bakımından ona çok yakın idi.
07:32Mesafe olarak da komşusu idi.
07:36Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellemin evi
07:41Ebu Leheb ile Ukbe bin Ebu Muayit'in evlerinin arasındaydı.
07:50Böyle bir yakınlık da vardı.
07:53Ama buna rağmen güneş onu aydınlatmadı.
07:57O aydınlığa karşı bir yarasa gibi davrandı.
08:03Gözünü kapattı, adeta o güneşten sanki alerjisi vardı gibi fıtratı onu kabul etmiyordu.
08:15Karakteri, ahlakı o güneşi istemiyordu.
08:19Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Allah-u Zülcelal'den artık tebliğ vazifesini cehri bir şekilde yani açık bir şekilde yapmasını emrettikten sonra
08:39Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem halkı Safa tepesine çağırdı.
08:48Safa tepesine çıktı, dedi ki ey insanlar ben şimdi size desem ki şu dağın arkasında bir düşman ordusu var ve gelip sizi öldürecekler desem
09:00Bana inanır mısınız? Hepsi dediler ki biz sana inanırız çünkü sen şimdiye kadar hiçbir zaman yalan konuşmadın.
09:12Sen eminsin, Muhammed'ül eminsin aleyhissalatü vesselam.
09:17Yani güvenilir olan Muhammed demektir aleyhissalatü vesselam.
09:21Emin, doğru olan kişi.
09:25Herkes böyle onu biliyordu.
09:26Küçüklüğünden beri hiç yalan söylemezdi.
09:32Emanete hiyanet etmezdi.
09:37Onun yanında müşriklerin malları emaneten dururdu.
09:43Düşünebiliyor musunuz?
09:45Mekke'deyken müşrikler gelir kendi malını onun yanına emaneten bırakırlardı.
09:50Çünkü o en iyi, en güvenilir muhafız idi adeta.
09:56En iyi muhafaza edecek insanıydı.
10:00Çok dürüst birisiydi.
10:01Herkes onu biliyordu öyle.
10:03Ve tek bir kelime hayatı boyunca yalan konuşmamış bir insandır.
10:10Doğrudan hiçbir zaman şaşmamış.
10:14Hiçbir şey uğruna dürüstlüğünden, sadakatinden ödün vermemiş.
10:21Böyle bir insan, hepsi onu böyle biliyor, tanıyor yani.
10:25O kadar net tanıyorlar, o kadar yakından tanıyorlar.
10:30Hepsi bir ağızdan dediler ki, sen doğru söylersin.
10:36Eğer böyle bir şey dersen biz inanırız sana.
10:39Öyleyse diyor, ben Allah'ın peygamberiyim.
10:44Allah'ın göndermiş olduğu bir peygamberim.
10:48Sizi, kıyamet günündeki azaptan sizi korkutuyorum.
10:52Sizi çekindiriyorum, sakındırıyorum.
10:55Onun için,
10:56Bunların arasında Ebu Leheb kalktı, bir taş attı Resulullah sallallahu aleyhi ve selleme.
11:08İşte eli kurusun, elleriyle attığı taş kurusun anlamında
11:13Allah-u Zülcelal ayet nazil etti onun hakkında.
11:16Çünkü o da orada tebbenneke anlamında bir tabirler, küfürler etti, hakaretler etti yani Resulü Ekrem sallallahu aleyhi ve selleme.
11:27Allah-u Zülcelal bunu kabul etmedi.
11:32Böyle hakaretleri yapan birisinin, birisinin bu hareketleri Allah'ın gıyretine dokundu.
11:41Allah'ın gıyretine dokundu.
11:44Ve Allah-u Zülcelal ona öyle bir gazap etti ki,
11:49Ebediyen cehenneme mühür vurdu ona adeta.
11:53Ebediyen cehennemliktir dedi.
11:57Burada Kur'an-ı Kerim'in bir mucizesini daha görüyoruz.
12:01Görüyoruz ki, bu ayet nazil olduktan sonra,
12:08Ebu Leheb yaklaşık 10 yıl daha yaşıyor.
12:11İsteseydi laf olsun diye,
12:16Kur'an-ı Kerim'in bu mucizesini çürütmek için olsa bile,
12:21Bir kere yalandan da olsa kelime-i şehadet getirebilirdi.
12:26Derdi ki, hani bakın sizin ayetiniz diyor ki işte,
12:31O cehenneme girecek, Müslüman olmayacak,
12:34Bak ben Müslüman oldum, diyebilirdi.
12:37Allah-u Zülcelal böyle bir şey ne kalbine koydu ne dirine verdi.
12:4210 sene boyunca bakın.
12:45Halbuki o kadar meydan okuyorlardı,
12:47Hepsi Kur'an-ı Kerim'e,
12:48Resulullah'a sallallahu aleyhi ve selleme.
12:52Böyle bir şey gerçekleşmedi hiçbir zaman.
12:56Diyemedi ben Müslüman oldum diyemedi.
13:01Yalandan da olsa diyemedi hiçbir zaman.
13:03Çünkü Allah-u Zülcelal onun kalbine de diline de o mühürü vurmuştu.
13:1110 sene boyunca her gün daha da azgınlaştı.
13:16O da karısı da ölene kadar her gün daha da azgınlaştılar.
13:21Daha çok küfür üzerine, şirk üzerine çalışıp,
13:27Allah'a ve Resulullah'a sürekli düşmanlık beslediler.
13:33Tabi bunun sebepleri çoktur onların nezdinde.
13:39Ama kendilerince bahaneler çok bulurlar.
13:43Ama asıl bunların dayandıkları kendi menfaatleridir.
13:52Bunlar kendi menfaatlerine, kendi çıkarlarına o kadar düşkünler ki,
14:00çıkarlarını kaybeder korkusuyla.
14:03Fakirleşirler korkusuyla, fakirleşme korkusu çok kötü bir şeydir bakın.
14:11Korkmamak lazım.
14:13Sen çalışıyorsan Allah-u Zülcelal senin rızkını verecektir.
14:16Bitti.
14:17Tedbirini al, çalışmaya devam et.
14:19Bitti.
14:20Fakirlikten korkmak seni zenginleştirmez.
14:23Dolayısıyla sen şimdiye kadar, bu zamana kadar eğer korkuyor idiysen hiçbir şey değişmedi.
14:32Korkmayanlar için de bir şey değişmedi.
14:34İşte bunlarda genellikle böyle bir korku vardır.
14:40Fakirlik korkusu, ticaretlerinin bozulma korkusu.
14:45Çünkü ticaretleri putların üzerinde gelip gidiyordu.
14:50Put satıyorlardı.
14:52Ona benzer şirk ile ilgili şeyler satarlardı.
14:56Ve atalarının diniydi güya.
14:58Ama Allah-u Zülcelal başka ayeti kerimelerde de,
15:02ataları yanlış yolda olduğunu düşünseler ya diyor.
15:08Atalarının da küfür üzere gittiklerini düşünseler ya, bilseler ya bunu.
15:14Ama düşünmüyorlardı.
15:17Ata dediğin senin benim gibi bir insan.
15:21Kendi zamanın şartlarına göre neye boyunu eğmiş bilmiyoruz.
15:26Hakka mı boyunu eğmiş, batıla mı?
15:28Öyleyse biz her zaman ölçüyü atalarımıza göre değil,
15:34Kur'an ve sünnete göre bizi ele alacağız.
15:38Kur'an ve sünnet ne demişse,
15:41atalarımız ona uygun yaşamışsa,
15:44tamam başımız üstüne,
15:45ona uygun yaşamamışsa onlar ayrı, biz ayrıyız.
15:49Onlar kıyamet gününde ayrı yola, biz ayrı yola gideceğiz.
15:53Ayrı adreslerde biz bulunacağız.
16:00Biri cennet, biri cehennemdir.
16:02İki yol var orada.
16:03Başka yol yok.
16:04Allah-u Zülcelal işte bunları anlatırken,
16:16bu olayların böyle bir insanın ve insanların kıyamete kadar da var olacağını gösteriyor ve uyarıyor.
16:25Yarım kaldı.
16:28Hz. Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve selleme,
16:31Ebu Leheb, sadece Ebu Leheb karşı çıktı, itiraz etti.
16:36Ona taş attı, hakaretlerde bulundu.
16:39Bunun için mi buraya, bu boş şeyler için mi haşa bizi buraya çağırdın, topladın dedi.
16:44Ve bu şeyden sonra artık Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve selleme karşı düşmanlık beslemeye başladı.
16:56Ondan sonra bu ayet-i kerime nazil olduktan sonra bu Ebu Leheb ile karısı artık cehennemlik olduklarıyla ilgili bir ayet nazil olmuş.
17:11Resulullah sallallahu aleyhi ve selleme karşı daha büyük bir düşmanlık beslemeye başladılar.
17:18Ebu Leheb, Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve selleme sürekli eziyet ederdi.
17:26Öyle eziyetler yapardı ki, Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellemin kapısının önüne haşa hayvanların işkembelerini,
17:36pisliklerini getirir, atardı, dökerdi. Komşulardı.
17:41Bir gün Hazreti Hamza radıyallahu anh, Hazreti Hamza pehlivan gibiydi.
17:52Cesurdu her şeyden önce. Korkusu yoktu.
17:55Hazreti Hamza, Ebu Leheb'in Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin kapısının önüne işkembe dökeceğini görüyor ki,
18:11elinde işkembe ve oraya dökecek.
18:13Hazreti Hamza ne yapıyor biliyor musunuz?
18:17O işkembeyi alıyor elinden, onun kafasına döküyor.
18:22Bir daha seni böyle buralarda görmeyeyim diyor.
18:25Böyle bir şey yaptığını görmeyeyim diyor.
18:27Ve bir daha öyle bir şey yapamıyor.
18:32Hazreti Hamza, şehitlerin seyyidi.
18:35Allah-u Zülcelal ona o şehadeti boşuna nasip etmedi.
18:44Bütün sahabelerde de o kadar muazzam fedakarlıkları vardı ki,
18:49her şeyde canlarını ortaya koyarlardı.
18:52Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemi korumak adına.
18:55Ama gizliden gizliye, kendi evinden Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin evine taş atardı.
19:06Rahat durmazdı yine.
19:08Çünkü onun içinde o cehennem sürekli yanıyor.
19:14Kavruluyor adam.
19:17Resulullah sallallahu aleyhi ve selleme karşı öyle bir kindar ki,
19:21öyle bir kin besliyor ki,
19:26normal bir insanın yapabileceği bir şey değil.
19:30Ya Yahudi olmak lazım ya müşrik olmak lazım.
19:33Yani başka bir şekilde insan izah edemez.
19:41Başka komşuların evine gidip,
19:44onların evinden taş atardı bazen.
19:48Sonra,
19:51karısı da ne yapardı?
19:58Karısı da gidip,
20:01böyle bir eziyeti vermek için,
20:05bakın,
20:07adeta bizim bu çağın tabiriyle hamallık yapardı.
20:13Oysa durumları çok iyiydi, zenginlerdi bakın.
20:16Fakat karısının mesela hizmetçileri de vardı.
20:20Çok vardı.
20:21Cariyeleri vardı.
20:23Fakat kendisi gidip toplardı.
20:26Gider,
20:28dikenli dalları bulmaya çalışır,
20:30toplardı onları.
20:32Topladıktan sonra bir ipe bağlar,
20:35sırtına koyar,
20:36sırtında onu taşır,
20:37getirirdi Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin evinin önünden,
20:43geceleyin çıktığı zaman,
20:45göremeyecek ya bir de o dalları,
20:47çıktığı zaman onun yol güzergahına,
20:50o dikenli dalları hepsini oralara döker serperdi.
20:53Böyle bir eziyete katlanırdı ki Resulullah eziyet görsün diye.
21:02Yani başkasına olan kini,
21:06kendisini nasıl da yoruyor.
21:09Ama yorgunluğunu umursamıyor.
21:13Bir hiç uğruna,
21:14cehennem uğruna hatta,
21:16cehennem uğruna gidip,
21:19o dikenli dalları,
21:20ağaçları toplar,
21:22Resulullah'ın yoluna sererdi onları,
21:26dökerdi.
21:27Böyle bir mühürlenme vardı kalplerinde.
21:33Ve ondan sonra,
21:37Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem,
21:40her zaman Allah-u Zülcelal'in yardımına mazhar olurdu tabii.
21:46Her zaman.
21:48Nasıl oluyordu?
21:49Geceleyin Resul-i Ekrem,
21:51sallallahu aleyhi ve sellem,
21:53kalkıp oradan geçtiği zaman da,
21:57diyor ki,
21:59rivayetlerde geçiyor.
22:01Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem,
22:05o dikenlerin üzerine diyor,
22:08ipek var ya ipek,
22:09ipeye basar gibi onların üzerinde basar,
22:13yürür giderdi ve hiçbir şey olmazdı,
22:15diyor.
22:17Subhanallah.
22:18Allah-u Zülcelal onların o kadar yorulmalarına,
22:24eziyet çekmelerine müsaade ediyor ki,
22:27kendilerini ortaya çıkarsınlar.
22:29dünyada nur ile zulmetin birbirinden ayrılması için,
22:36madenin saf hali ortaya çıkması için,
22:41o mihenkte hepsi birbirinden ayrılmaları için,
22:46Allah-u Zülcelal bu imtihanı,
22:50bu imtihanda herkesi kendi başına bırakmıştı.
22:55Herkes kendi imtihanında,
22:58kendinin önüne konulan defterdeki,
23:03kağıttaki seçenekleri,
23:05şıkları işaretleyecek.
23:07Allah-u Zülcelal ona müdahale etmiyor.
23:12Ama sevdiği kulunun zarar görmemesi için,
23:18yani hak olan,
23:20Allah'ın doğru budur dediği kulunun yardımını,
23:25her zaman ona gönderirdi,
23:28indirirdi onun üzerine.